Neden Tüm Süper Kahraman Filmlerinde İllaki Bir Superman Özentisi Bulunur?
6 min readÇok uzun zamandır çizgi romanlar televizyona ve beyaz perdeye uyarlanıyor. Son 20 senede ise bu uyarlamalar artık muhakkak bir kalitenin üzerine çıktı. Haliyle hemen herkes elindeki telif haklarına bakıp kendi kahramanlarıyla bu pastadan hisse almanın yolunu bulmaya çalışıyor.
Çizgi roman tarihinde “karanlık çağ” denilen bir yarıyıl bulunuyor. Bu yarıyılda Amerikan Çizgi Roman Otoritesi’nin onayını almayacağını açıklayan Image ile beraber kahramanlar daha karanlık hale gelmiş, sektör evvel ardından da dozu ayarlayamayan takımlar suratından dibe vurmuştu. Eş bir döngü bugün de görülüyor gibi.
Herkesin bir Superman’i var, durur içerisinde
Çizgi romanlara herkes bilindik değil, herkes bilindik olmak zorunda da değil. Yeniden de dizileri ve filmleri bir biçimde dinliyor ya da görüyoruz. Bir iki kısım dahi olsa dizilere baktığımızda, özellikleri Superman’in özelliklerine benzeyen bir dolu şahsiyet görüyoruz: The Boys dizisinde Homelander, Invincible’da Omni–Man, Jupiter’s Legacy’de Utopian…
Neredeyse tam öykülerde merkezde bir Superman çakması şahsiyet bulunuyor. Hatta Megamind’da dahi Metroman isimli kahraman doğrudan doğruya bir Superman çakması olarak karşımıza çıkıyordu. Neden herkes kendi cihanına bir Superman yazarak başlıyor?
Bunu kavramak için öncelikli olarak Superman’in kim olduğuna, daha da önemlisi etkisinin ne olduğuna bakmak gerekiyor. Superman hakkında bazı eksantrik noktaları bilmeye ve kişilikle alakalı bazı değişik noktaları bilmeye hazır olun.
Superman mi? Şu hem kel hem fodul tip?
Superman kişiliğinin yaratıcıları Jerry Siegel ve Joe Schuster, ilk olarak 1933 senesinde “The Reign of the Super-Man” isimli eserde Superman’ı karşımıza çıkarmıştı. Bu öyküde yarıyılın Amerika Birleşik Devletleri cemiyetindeki yabancı husumeti kendini hissettiriyordu. Kel bir şahsiyet olan Superman, zekâ hakimiyeti sayesinde dünyayı ele geçirmeye çalışan bir makûs idi.
Bu öykü neredeyse hiç yakalamadı. Daha ortada süper kahramanlar dahi yokken bir süper makûsun öyküsi insanları pek de cezbetmemişti. Ayrıca ortada bir sorun daha vardı, insanlar her ne kadar yabancıları sevmiyor olsa da Amerika en nihayetinde muhacirler ülkesiydi. Sorun insanların eski uluslarına göre kümelenmeyi seçim etmesiydi.
Bunun üzerine, Yahudi asıllı olan ve İkinci Dünya Savaşı esnasında yabancı husumetinin nasıl tesirleri olduğunu gören ikili, Superman’a ikinci bir üns verdi. Bu kere başka bir seyyareden gelmiş olan Supes, insanların natürel ki orta sınıf beyaz Amerikalıların kıymetlerini benimseyerek iyi biri oluyordu. Bu, aynı zamanda Yahudilerin de Amerika Birleşik Devletlerine entegre olabileceğinin bir göstergesi olarak görülebilirdi.
Süper kahramanlık öyküleri başladı
Çizgi romanlar en nihayetinde gazetelerdeki tek kare karikatürlerden evrile evrile çizgi roman haline gelmişti. Öte yandan cinsin ilk zamanlarındaki misallerine baktığımızda, daha alışılageldik serüvenler çizildiğini görüyorduk. Fotoromanları anımsayan aşk öyküleri, erotik içerikli minik Tijuana İncilleri erotik yayına da kutsal kitap ismi koymazsın dost, dedektiflik öyküleri çok popülerdi. Hatta bugün bir dev olan DC comics de Detective Comics Dedektif Çizgi Romanlar olarak yola çıkmıştı.
Superman ile beraber ise yeni bir kavram ortaya çıkıyordu: Süper kahraman. Savaştan yorulmuş, kendi tasalarının içinde boğulan, büyük buhrandan ve savaştan sonra yeni yeni ayağa kalkan cemiyete umut verecek kişiliklere gereksinim vardı. Dahası, yukarıyada da belirttiğimiz üzere Amerika Birleşik Devletleri bir muhacirler ülkesiydi. Ortak bir kültür geçmişleri olmadığı için ortak bir mitoloji oluşturma yoluna gittiler.
Superman’in esini de ona göre oldu
Krypton’un evladı Kal-El, bizim bildiğimiz ismiyle Superman’in öyküsi aslında başka bir öyküden esinlenilmişti. Rahmetli Stan Lee’nin ölümünden birkaç sene evvel David Uslan ile beraber hazırladığı çevrimiçi süper kahraman kültürü eğitimlerine katıldığımda, Lee ödev olarak bir mitolojik şahsiyetlerden yola çıkarak şahsiyet oluşturmamızı istemişti. Bunun çok kullanılan bir teknik olduğunu söylemişti.
Superman için kullanılan esin ise Hz. İsa’dan başkası değildi. Hristiyanların deyişiyle Nasıralı Adam ile Kriptonlu Adam arasında eşlikler oldukça çoktur. Superman’ın dünyalı anne babası Martha ve Jonathan Kent çifti olarak öğrenilir. Martha’nın ilk ismi Mary Meryem, Jonathan’ın babasının ise ikinci ismi Joseph Yusuf olarak seçildi. Bu isimler Hz. İsa’nın anne ve babasının ismiydi.
Superman’ın aile ismi olan El, İbranice’de Yaradan anlamına geliyor. El Yaradan, oğlunu Dünya’ya yolluyor ki insanlığı korusun ve onlara “yol gösterici olsun”. Bir de Daredevil için dini referanslarla dolu derler. İncil yollamalı öyküler bu kadarla da kalmaz.
Aynı yollardan geçmek
Hz. İsa, 30 yaşına geldiğinde tek başına uzak bir bölgede yola çıkar. Hz. İsa bu yolculuğunu çölde asıllaştırır. Clark Kent ise yeniden 30 yaşında başladığı yolculuğunda tek başına Antarktika’ya gider. Hatta bu mevzuya ait yollamalar Superman Dönüyor’da da kendine yer bulur.
Superman akla gelebilecek her şahsiyetler ve her düşmanla kavga etmiştir. Muhammed Ali, Terminatör, Alien, kimi bulsa karşılıklı iki yumruk sallamışlığı bulunur. Asıl anlamda kaybettiği tek savaş ise Doomsday iledir. İnsanlığı gözetmek için Kıyamet Gününe karşı kendini feda eder.
Natürel bu vaziyet, filmde Doomsday ile olan kavga et evvelsinde Superman’i oldukça zorlayan Batman’i bir nevi Yehuda yapar mı bilinmeyen ancak öykünün paralelliği gözlerden kaçmıyor. Haliyle Superman öykülerde bir merkez haline geliyor.
İkonları tanımak basittir
Bir kültürü araştırdığımız zaman, kültürün ilk parasal misalleri arasında karşımıza ikonlar çıkar. Birbirine bağlanmış üç tane taş dahi bir ikon olabilir. Amerikan Mitolojisi diyebileceğimiz süper kahramanların en büyük ikonu ise Superman olarak karşımıza çıkıyor. Çizgi roman cinsleri arasındaki farkları da isterseniz bir başka yazıda anlatırım, yorumlara yazabilirsiniz.
Haliyle, bu kültüre kafa yakalayacak olan karşı-kültür, ilk olarak bu ikonaları ele alıyor. Böylece okurların da şahsiyeti gördükleri anda kafalarında tanıdıkları bir şahsiyet ile bağdaştırmasını sağlıyorlar. Dürüst olmak gerekirse Homelander ya da Omni-Man’i gördüğümüzde ilk olarak “Superman gibi” diye düşünüyoruz.
Genel olarak tenkidi olan, değişik bir bakış açısı getiren eserlerin niyetinde bu ikonun yer alması haliyle basmakalıp. O surattan da süper kahramanları ele alan hemen her yayınevi, kendi mitolojisini oluşturmaya ilk olarak kendi Superman’i ile başlıyor.
Son olarak, sürekli Superman yazmak gerçekten yorucu olabiliyormuş.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/neden-tum-super-kahraman-filmlerinde-illa-ki-bir-superman-ozentisi-bulunur-h109849.html