Masumlar Apartmanı’nın Okşan’ından ses getirecek açıklamalar
6 min readAkşam Gazetesi’nden Emine Dolmacı’nın röportajı…
Masumlar Apartmanı projesi nasıl geldi, dizide yer alma hikayen nedir?
Aslında çok geçmişe dayalı bir hikayesi yok. Evde otururken bir akşam menajerim aradı, “İpek, Masumlar Apartmanından bir video talep ediyorlar, ne dersin?” dedi. Ortodontik tedavi görüyordum ve bir süre ara vermiştim, bana da sürpriz oldu gelişi. Biraz üzerimde çekingenlik de vardı, videoları çektik gönderdik ve diziye dahil oldum.
Okşan Namık karakteri nasıl bir karakter, bize biraz anlatabilir misin? Bu rolü oynarken rahatlıkla nüfuz edebildin mi?
Karakter analizini okuduğum andan itibaren çok sevdim Okşan’ı. Nesini çok sevdim? Aslında diziye de bütünüyle baktığımda Masumlar Apartmanında böyle bir karakterin olmasını, Okşan’ın dışa dönük, açık sözlü ve inatçı olmasını, gitmiyor olmasını sevdim. İnadını çok sevdim. İnatçı olmasına rağmen, seyircinin çok gıcık olabileceği bir tip, ben de oynarken gıcık oluyorum bazen. Ama o kadar çok sevimli bir gıcık ki, keşke bütün gıcıklar böyle olsa. Demek ki benim içimde de var böyle bir kişilik.
OKŞAN KADAR İNATÇI DEĞİLİM
İnatçı mısın sen de?
Ben de inatçıyım ama Okşan kadar değil. Beni almazlarsa “Teşekkür ederim” derim ve çeker giderim.
Yeni sezonda devam edecek mi Okşan?
Sadece şunu söyleyebilirim, umuyoruz devam edecek.
Fazla gözyaşı, fazla hüzün, herkes haddinden fazla ruhsal çalkantılarla boğuşuyor. Bu izleyiciyi de zorluyor haliyle, sana ulaşan tepkiler nasıl mesela. Okşan ne iyi etti de geldi mi diyorlar?
Ben bunu çok duydum. Ben diziye 32. bölümde girdim, bu bölüme kadar çok ciddi psikolojik bir hikaye. Seyirci için, Okşan’ın nefes aldırdığını duyuyorum. Bana gelen en güzel yorum o zaten. “Çok güzel oldu, diziye böyle nokta atışı bir karakter girdi. O acıların yanında tebessüm ettiriyor bizi. Ağlıyoruz, Okşan gelince yüzümüzde bir gülümseme oluyor” diyorlar. Çoğu yorum, “İyi ki geldin” şeklinde. O da beni mutlu ediyor. Gıcık olanlar da mutlu ediyor, doğru verebiliyorum demek ki.
Peki, Bayram’la Okşan arasında bir aşk doğuyor mu?
Aslında Bayram da çok temiz, çok içten bir karakter. Anadolu insanı, ümitsiz bir aşk hikayesi var. Aralarında bir aşk gelişirse tabi ki çok güzel olur. Geneline baktığımızda da dizidekiler aşkla tedavi oluyorlar aslında, aşk ne kadar kuvvetliyse o kadar iyileşiyorlar. Gülben’e bakın, Safiye’ye keza. Gerçek hayatta da öyle. Aşk dediğimiz şey hasta da ediyor, iyileştiriyor da; onu anladım ben.
HEPİMİZİN YARASI VAR
Masumlar Apartmanı’nı insanlar neden çok izliyorlar, diziye başlamadan önce sende izleyicisi miydin?
Eşim diziyi izlediği için onunla birlikte izliyordum. Daha önce Gülseren hocanın kitabını da okumuştum. Gerçek hayata dayalı şeyler beni daha çok etkiliyor. İlla ki her insan mutlaka ve mutlaka bir şey buluyor kendinden. Çok fazla obsesif komplosif bozukluğu olan insan var, onu bulmuş olabilir insanlar. Her karakterden apayrı şeyler bulmuş olabilir. Anneyle ilişkimiz çok mühim olduğu için o bağları yaralı olan insanlar ilişki kurmuş olabilir. Herkesin farklı farklı yarası var dizide de gerçek hayatta da. Bizim de öyle. Herkes bu yüzden çok sevdi, gerçek hayata dayanan işler bu kadar tutuldu. Farkındaysanız iş buna doğru gitmeye başladı artık.
En çok hangi karakteri beğeniyorsun, severek izliyorsun?
Zor bir soru, hepsinin hikayesinden o kadar fazla şey buluyorum ki kendimde. O yüzden birbirinden ayırmam mümkün değil. Bunu politik bir cevap olarak söylemiyorum. Hepsinde sevdiğim ve nefret ettiğim o kadar şeyi var ki, hepsiyle tutkulu bir bağ kurmuşum sanırım.
Yaklaşık 3 yıllık bir aradan sonra dizide rol almak, set nasıl geldi sana. Özlemiş misin, çok yorucu mu? Dizideki rol arkadaşların, ortamınız nasıl?
Ciddi anlamda bir kaygı bozukluğu sıkıntım var. Hiç beklemediğim bir anda inanılmaz popüler, çok tutmuş, çok iddialı bir işe sonradan girmek bende çok büyük bir kaygı yarattı. Dolayısıyla işin sosyal kısmında zorlandım, rol kısmında o kadar zorlanmadım. İnsan olduğumuz için en büyük kaygımız kabul görmek, onay görmek, sevilmek. Kafamda soru işaretleri vardı; sevebilecek miyim, kabul görecek miyim? Ne büyük şans ki; yönetmenimiz, oyuncularımız, set ekibindeki herkes o kadar sıcakkanlı o kadar tatlılardı ki yükümü çok hafiflettiler. Onlara binlerce kez teşekkür ediyorum.
Kaygı bozukluğu pandemi döneminde mi başladı?
Kaygı bozukluğu önceden beri vardı, pandemiyle ilgili değil. Odaklanamama, kaygı bozukluğunun bir belirtisi. Yaptığım hiç bir şeye odaklanamıyorum. Yeni bir terapiye başladım. Bu sefer istikrarlı bir şekilde devam edeceğim, üstesinden geleceğim inşallah.
YÜKSEK HAYALLERİM YOK
Oyunculuk hikayeni dinlemek isteriz biraz da, oyuncu olmayı ne zamandan beri istiyordun? Çocukluk hayalin mi?
Kendimi bildim bileli konservatuvar okuyacağım diyordum ama şan eğitimi almak istiyordum. Sonra yavaş yavaş annemin de yönlendirmesiyle tiyatro okumaya karar verdim. Çocukluktan beri içe dönük bir çocuktum, etrafımdaki kimse inanmadı, “Hadi canım, sen mi 300 kişinin karşısına çıkıp oynayacaksın?” dediler. Binlerce şükürler olsun ki girdim, kazandım, yaptım. Mesleğime dair tüm hayallerimi gerçekleştirmeye yakınım diyorum. Öyle çok yüksek hayallerim yok, muhteşem hayaller kurmuyorum azla yetiyorum, o yüzden mutluyum.
Bundan sonraki planların arasında neler yer alıyor?
Tek bir planım var karavan almak… Mesleki anlamda soruyorsan hiç bir planım yok, gerçekten yok. Artık plan yapmamayı öğrenmeye başladım. Çünkü planımda Masumlar Apartmanı da yoktu, aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu plan yapmama hikayesi son dönemle ilgili daha çok, eskiden planlı programlı bir insandım. Şimdi hayat ne getirirse onu kabul ediyorum, ona göre kendimi yönlendiriyorum. İlla ki hayallerim, planlarım var ama hayat ne getiriyorsa kabul diyorum. Tabi ki mesleki anlamda artık bir şeyler yapmak istiyorum. Her şeyden öte anı biriktirmek, insan tanımak istiyorum. Çok değerli hocalarımla, meslektaşlarımla bir arada olup işimi yapmak istiyorum.
Kaynak: www.sacitaslan.com
URL: https://www.sacitaslan.com/masumlar-apartmaninin-oksanindan-ses-getirecek-aciklamalar-haberi-533989