Finaliyle Ne Oldu Şimdi Dedirten Ucu Açık Biten 10 Film
10 min readUcu açık biten filmler deyince herkesin aklına ilk olarak sanat filmleri olarak da adlandırılan bağımsız yapımlar gelir. Bu yapımlar genel olarak izleyiciye bir duygu aktarmayı hedefledikleri için klasik hikaye düzenini izlemeyebilirler ve net bir final sunmadıkları için ucu açık biten filmler olarak değerlendirilebilirler. Ancak bizim konumuz bu filmler değil, gişede epey hasılat yapmış popüler filmlerden bahsediyoruz.
Gişe filmleri olarak da adlandırılan ana akım, popüler filmler klasik bir hikaye akışına sahiptir, her şeyi toparlar ve filmi öyle bitirirler. Bu nedenle de ucu açık biten filmler olarak pek görülmezler. Ancak önemli istisnalar var. Bu yazıyı okuyan herkesin izlediğini düşündüğümüz bazı ucu açık biten filmler var. Gelin bu filmleri biraz yakından inceleyelim ve gerçekten sonu anlaşılmayan filmler olup olmadıklarını görelim.
Ucu açık biten filmler ve final teorileri:
Black Swan The Dark Knight Rises Shutter Island American Psycho Memento The Wrestler Gone Girl Prisoners Oldboy Inception
Bu noktadan sonra listedeki filmler hakkında sürpriz bozan bilgilerle karşılaşacaksınız.
Ölen, içindeki kötülük oldu: Black Swan
Tür: Dram, Gerilim Yıl: 2010 Yönetmen: Darren Aronofsky Oyuncular: Natalie Portman, Mila Kunis, Vincent Cassel IMDb: 8,0 Rotten Tomatoes: %85
Filmde, efsane gösteri Kuğu Gölü Balesi’nde başrolü alan Nina karakterimizin gerilim dolu hikayesini izleriz. Nina bir noktadan sonra ikinci kişiliği olan kötüyle mücadele etmeye başlar ve finalde onun yedek dansçıyı değil, kendini bıçakladığını görürüz.
Bu noktada iki teori var; ilkine göre Nina içindeki kötülüğü yok etti. İkinci teoride ise Nina intihar etti ve film bitmeden önce gördüğümüz gözündeki son pırıltı onun cennete gitmesini imgeliyor. Film, psikolojik gerilim türünde olduğu için ilk seçeneğin gerçekliği çok daha ağır basıyor.
Alfred’in hayali: The Dark Knight Rises
Tür: Aksiyon, Macera Yıl: 2012 Yönetmen: Christopher Nolan Oyuncular: Christian Bale, Tom Hardy, Anne Hathaway IMDb: 8,4 Rotten Tomatoes: %87
DC Comics dünyasının en önemli kahramanlarından biri olan Batman üçlemesinin son filmi The Dark Knight Rises’da, Batman ile kötü karakter Bane’in birbirine girmesini ve sonunda Batman’in uçağına aldığı bombayı uzaklaştırmasını izledik.
Bombayı uzaklaştırdığı sırada uçak havaya uçtu ve Bruce Wayne öldü zannederken uçağın otopilotta olduğunu gördük. Wayne’in yardımcısı Alfred ise bir süre sonra Bruce ve sevgilisini Floransa’da gördü. Fakat her şey bu kadar basit olmayabilir. Yaşlı Alfred’imiz her şeyi aklında kuruyor ve Bruce Wayne’nin yasını tutuyor olabilir. Christopher Nolan’ın zihin dünyasını düşünürsek bir hayal sahnesi hiç de garip olmaz.
Gerçekten hasta: Shutter Island
Tür: Gizem, Gerilim Yıl: 2010 Yönetmen: Martin Scorsese Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Emily Mortimer, Mark Ruffalo IMDb: 8,2 Rotten Tomatoes: %68
Tamamının akıl hastanesine çevrildiği bir adada yaşanan olayları soruşturmak için buraya giden iki dedektifin hikayesini izlediğimiz filmde, dedektiflerden Andrew’ın evi kundaklanmış ve karısı o yangında ölmüştür. Devamlı böyle hayaller gören Andrew için bu adada kalmak giderek zor hale gelmektedir.
Film ilerledikçe Andrew’ın aslında burada kalan bir hasta olduğuna hatta evini bile kendinin kundakladığına dair şüpheye düşeriz. Andrew’ın asla kim olduğundan emin olamadığımız finalde ise “Hangisi daha kötü? Bir canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir adam olarak ölmek mi?” sorusu izleyenlerin zihnini iyice bulandırır. Ancak Andrew’ın bir hasta olma ihtimali oldukça yüksektir.
Beyaz yakanın kirli dünyası: American Psycho
Tür: Komedi, Suç, Dram Yıl: 2000 Yönetmen: Mary Harron Oyuncular: Christian Bale, Justin Theroux, Josh Lucas IMDb: 7,6 Rotten Tomatoes: %69
American Psycho, tüm dünyayı beyaz yakalı seri katil kavramı ile tanıştıran yapımdır. Gerçek bir aristokrata benzeyen karakterimiz evini bir insan mezbahasına çevirerek art arda korkunç cinayetler işlemekte ve uzun bir süre bundan keyif almaktadır. Ancak bir noktada avukatına her şeyi itiraf eder.
Durum bu noktada ilginç bir hal alır çünkü ertesi gün avukat ona gülerek böyle bir şeyin yaşanmadığını söyler ve dış ses, katilimizin ceza almadan hayatına devam edeceğini anlatır. Peki, bu ruh hastası beyaz yakalı adam gerçek bir katil mi yoksa insanları öldürme fantazileri kuran bir masum mu? Zenginlerin avukatlarının bu tür suçları saklamayı sevdikleri klişesini düşünürsek her şeyin bir hayal olma ihtimalinin oldukça az olduğunu görüyoruz.
Hala bir sır: Memento
Tür: Gizem, Gerilim Yıl: 2000 Yönetmen: Christopher Nolan Oyuncular: Guy Pearce, Carrie-Anne Moss, Joe Pantoliano IMDb: 8,4 Rotten Tomatoes: %93
Leonard Shelby bir amnezi hastasıdır. Yani hafızası oldukça sınırlıdır ve belirli bir süre sonra sıfırlanır. Ancak sıfırlanmayan tek anı, karısının öldürülüşüdür ve o da bu hatıraya tutunarak mücadelesine devam eder. Bu süreçteki şüpheli ise kirli polis Teddy’nin hedef gösterdiği John G’dir.
John G’nin peşine düşen Leonard bir noktada çileden çıkar ve Teddy’yi vurur. Film noktalanır. Ancak zaten doğrusal bir akışı olmayan filmin böyle bir sonla bitmesi anlaşılır gibi değil. Leonard karısının öldürülüşünü nasıl hatırlıyor ve gerçek katil Leonard olabilir mi gibi sorular cevap bulmaz. Maalesef bu filmi kapatamıyoruz çünkü ihtimallerin gerçekten bir sınırı yok.
Ölüm, tek seçenek değil: The Wrestler
Tür: Dram, Spor Yıl: 2008 Yönetmen: Darren Aronofsky Oyuncular: Mickey Rourke, Marisa Tomei, Evan Rachel Wood IMDb: 7,9 Rotten Tomatoes: %98
Black Swan filmi ile bale dünyasının kapılarını seyirciye açan Darren Aronofsky, The Wrestler filmiyle de bir o kadar bilinmez olan Amerikan Güreşi dünyasını anlatıyor. Filmde, bir zamanlar efsane olan güreşçinin yaşlandığını ve artık güreşemez hale geldikten sonra son bir maça çıkmasını izliyoruz.
Güreşçimiz son maçında efsane hareketi olan ipler üzerinden rakibinin üzerine atlama hareketini yapıyor ve film sonlanıyor. Karakterimize ne olduğu bilinmiyor ama ölmesi pek de mantıklı değil. En gerçekçi teori, güreşçimizin yaşı nedeniyle bu hareketi yaparken sakatlanması ve bir daha hayatının asla eskisi gibi olamamasıdır. Böyle bir son, onun gerçek hayatını bitirmez ama güreş hayatını noktalar.
Sosyopatın mutlu sonu: Gone Girl
Tür: Dram, Gizem, Gerilim Yıl: 2014 Yönetmen: David Fincher Oyuncular: Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris IMDb: 8,1 Rotten Tomatoes: %87
Evlilik üzerine yapılmış en gergin filmlerden biri olan Gone Girl’de, kocasını terk eden ve bu sırada bazı cinayetler işleyen bir kadının hikayesini izliyoruz. Kocasına döndüğü zaman onun spermleri ile yapay yoldan hamile kaldığını söyleyen karakterimiz, kocasına onunla kalmaktan başka şans bırakmaz.
Açılış sahnesi ile benzer bir sekansa sahip olan final sahnesinde ise ikilimiz yakınlaşmış gibi görünseler de aslında hiçbir şeyin çözülmemiş olduğunu görürüz. Bu noktada sosyopat karakterimiz için her şeyin yolunda gitmesi izleyici rahatsız eder. İzleyici teorileri, karakterimizin kısa zamanda kocasını da öldüreceği yönündedir.
İyi kalpli dedektifimiz: Prisoners
Tür: Suç, Dram, Gizem Yıl: 2013 Yönetmen: Denis Villeneuve Oyuncular: Hugh Jackman, Jake Gyllenhaal, Viola Davis IMDb: 8,1 Rotten Tomatoes: %81
Filmdeki karakterlerimiz dedektif Loki, kızı kaçırılan baba Dover ve baş şüpheli Alex. Dedektif, Alex’i bir süre sorguda tutar ancak elle tutulur bir kanıt alamadığı için onu serbest bırakır. Baba ise Alex’ten hala şüphelenmektedir. Onu kaçırır ve uzun işkenceler sonunda bir yer adı öğrenir.
Burada kızı gerçekten kaçıran adam babayı vurur ve kızının düdüğünün olduğu bir kuyuya atar. Dedektif olay yerine gelir, gerçek suçluyu vurur ve kuyudan bir düdük sesi duyarız. Sonra dedektif babayı kuyudan kurtardı mı yoksa Alex’e işkence ettiği için onu orada mı bıraktı bilmiyoruz. Loki’nin insaflı bir dedektif olduğunu düşünürsek kimseyi bir kuyuda çürümeye bırakmayacaktır.
O an ölmüş olabilir: Oldboy
Tür: Aksiyon, Dram, Gizem Yıl: 2003 Yönetmen: Chan-wook Park Oyuncular: Choi Min-sik, Yoo Ji-Tae, Kang Hye-jeong IMDb: 8,4 Rotten Tomatoes: %81
Dünyaya Güney Kore sinemasını tanıtan kült filmlerden biri olarak kabul edilen Oldboy, lise zamanında ensest bir ilişkiyi açıkladığı için kaçırılan ve 15 yıl boyunca korkunç işkenceler gören karakterimizin hikayesini anlatıyor. 15 yıl sonunda dışarı çıktığı zaman ise tek istediği intikam almaktır.
Zamanında ensest ilişkisini açıkladığı adam ise hala peşindedir ve ona bir tür uyuşturucu vererek kendi kızı ile ilişki yaşamasına neden olur. Karakterimiz bu acı yüzünden dilini koparır ve bir hipnozcuya giderek yardım ister. Finalde ise güzel anıların yavaş yavaş karardığını görürüz. Bu noktada dil koparıldıktan sonra yaşananların gerçek olup olmadığını sorgularız. Karakterimizin o an ölmüş olması ise en gerçekçi teorilerden biridir.
Bilemiyorum Altan: Inception
Tür: Aksiyon, Macera, Bilim Kurgu Yıl: 2010 Yönetmen: Christopher Nolan Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt, Elliot Page IMDb: 8,8 Rotten Tomatoes: %87
Gelelim sinema tarihinin ucu açık biten filmler arasında açık ara en sonu anlaşılmayan filmine. Film, rüya içinde rüya anlatıyor. Bir iş insanın aklına girmeye çalışan ekibimiz onun rüyasına giriyor ve ona bir fikir aşılamaya çalışıyor. İşler yolunda gitmiyor ve daha fazla rüya katmanı yaratmak zorunda kalıyorlar.
Ekibin başı olan karakterimizin ise bir totemi var. Bir topaç olan bu totemi döndürdüğü zaman topaç durursa gerçek hayatta olduğunu anlıyor. Finalde ise bu topaç dönüyor da dönüyor. Tam olarak bilmek imkansız olsa bile teorilerin büyük bölümü, karakterimizin hayatının bizzat bir rüyada geçtiği yönünde. Hatta ölmek üzereyken son anda bir rüyaya girmiş ve burada kalmış bile olabilir.
Ucu açık biten filmler olarak da adlandırabileceğimiz bazı sonu anlaşılmayan filmler listesi hazırladık ve hayran teorilerine göre bu filmlerin nasıl bir final yapmış olabileceğinden bahsettik. Listedeki filmlerin finalleri hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/ucu-acik-biten-filmler-teoriler-h111110.html