Bazılarının Seyir Halindeyken ‘Uyuduğu’ Sürücüsüz Araçlar Ne Kadar Güvenilir?
9 min readWaymo, Cruise ve Baido gibi birçok marka, tamamen otonom araç endüstrisinde öncü hale gelerek ciddi anlamda başarı elde etmeye başladılar. Hatta 2020 itibarıyla Çin, sürücüsüz robotaksi Baidu Apollo’nun hizmet vermeye başladığını açıklamıştı.
Tesla da binek otomobil konusunda endüstrinin önünde geliyor. Birbirinden son derece farklı olsalar da otonom araçların ortak noktalarından biri, gelişmek için çok daha uzun zamana ihtiyaç duymaları. Tıpkı bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi otonom araçları benimsememiz için onlarla aramızda güvenli bir bağ kurmamız gerekiyor. Dünya çapında yapılan anketlere bakılırsa, bu bağ henüz güçlenmiş değil. Tabii bundan en az bir 10 yıl sonra, durum aynı olmayabilir. Şimdilik, otonom araçlara güvenmememiz için birçok sebep bulunuyor.
Otonom araçlara üreticilerinden daha çok güveniyoruz
Piyasaya sürülen onlarca otomobil, sürücüye yardım edebilmesi açısından birçok teknolojik donanımla birlikte geliyor. Hayatımıza ilk önce hız sabitleyiciler girdi, başta bunun ileri teknoloji olduğunu düşünürken ardından şerit takip asistanları, acil durum frenlemeleri ve yaya ve bisiklet algılama gibi bir dizi özellikle tanıştık.
Şimdi hız sabitleyiciye nasıl basit bir donanım gözüyle bakıyorsak, bundan 10 sene sonra da bu özelliklere aynı gözle bakacağımıza eminim. Neden mi? Tesla başta olmak üzere birçok otomobil üreticisi, otonom araçlarını en kusursuz hale getirebilmek için hız kesmeden çalışıyor.
Tesla, Audi, Renault, Mercedes ve Volvo gibi onlarca markanın bir sonraki hedefi, teknolojinin en büyük nimetlerinden yapay zekayı araçlarına entegre etmek. Burada büyük bir yanılgının altını çizmek istiyorum. Bizler, yani son kullanıcılar, bu yarış için gereğinden erken ve fazla heyecanlanıyoruz. Tesla’dan ya da Volvo’dan çok daha önce, otonom araçların gerçekten güvenilir olduğunu düşünüyoruz.
Sanıyorum ki otonom araçlar, bizleri bilim kurgu filmlerine yakınlaştıran en büyük yeniliklerden biri olacak ancak vakit, bu teknolojiyi benimsemek için çok erken. Otomobil üreticilerinin önünde uzun bir yol var ve ne yazık ki bu yolda edinilen tecrübeler, gerçek hayatta yaşanan trajik olaylardan elde ediliyor.
Sizlere Tesla’dan bir örnek vermek istiyorum. 2016 yılında Tesla’nın tam otonom paketi geliştirilmeye neredeyse yeni başlanmıştı. Musk ve ekibinin önünde uzun bir yol vardı ancak Tesla, üst teknolojilere sahip araçların başını çekiyordu. Sonuçta Tesla otomobillerin, önündeki araçları, yayaları ya da bisikletli sürücüleri tespit etme gibi özellikleri bulunuyordu ve bu da hem Tesla sahiplerinin hem de hayranlarının aklını başından alıyordu.
Aynı yıl içerisinde bir Tesla sahibi, aracının önünde duran kamyoneti tespit edememesi sonucunda kaza yaparak hayatını kaybetti. Soruşturmalar açıldı, ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu Tesla’yı suçladı ama aynı zamanda sürücünün 37 dakikalık sürüş boyunca direksiyonu sadece 25-30 saniyeliğine tuttuğu ortaya çıktı.
Bu olaydan sonra Elon Musk, Tesla model otomobillere yeni bir özellik ekledi. Sistem, artık belirli aralıklarla sürücünün elinin direksiyonda olmasını isteyecekti ve aksi takdirde çalışmayı durduracaktı. Yani bizim, “adamlar ne güzel düşünmüş de eklemiş” diyeceğimiz bir özellik için, bir kişinin hayatını kaybetmesi gerekiyordu.
İnternete bağlanan her şey, bir gün ele geçirilebilir
Ben bir mühendis değilim ama basit bir mantıkla bile ilerleyen dönemlerde araçlarda kullanılan yapay zekanın, önündeki cismi tanımlayabilmesi için internete bağlanıp araştırma yapacağını tahmin edebiliyorum.
Her gün onlarca hacklenme haberi alıyoruz. Kimi veriler bankanın elinden kayıp gidiyor, kimi uygulamalar hacklenerek en özel verilerimiz bile başka kişilere para karşılığında satılıyor. Biz o verilerle ne yapıldığını bilmiyoruz, bilmediğimiz için de bizi çok rahatsız etmiyor. Ancak ya sürdüğümüz, elimizin ayağımızın altındaki arabalar da bir gün hacklenirse?
Hızlı ve Öfkeli serisinin sekizinci filmini izleyenler ne demek istediğimi anladı bile. İzlemeyenler için de kısa bir özet geçeyim. Bir yazılım sayesinde hem park halindeki hem de seyir halindeki bütün arabalar hackleniyor. Arabalar, sürücülerinin kontrolünden tamamen çıkıyor ve tek bir kişinin komutlarına bakıyor. Sonrası kaos zaten.
Bu bize şimdilik çok uzak geliyor değil mi? Halbuki hiç de öyle değil. 2015 yılında güvenlik araştırmacıları Chris Valasek ve Charlie Miller, Jeep Cherokee marka bir otomobile uzaktan bağlanıp aracı ele geçirdiler. Aracın klimalarını, gaz ve fren pedallarını hatta camlarını bile kontrol etmeyi başardılar. Valasek ve Miller, tüm bunları belirli bir güvenlik önlemi aldıktan sonra yaptı. Yukarıdaki videoda ikilinin yaptığı şeyleri izleyebilirsiniz. Aynı şeyin başka bir sürücüye, kötü niyetli hackerlar tarafından yapılmayacağından emin olamamız, bizi otonom araçlardan soğutmaya yetiyor.
Araçlarda kullanılan yapay zeka, şimdilik o kadar zeki görünmüyor
Otonom araçları otonom yapan şey, sahip oldukları yapay zekadır. Bu yapay zeka, gücünü insan beynini taklit etmek amacıyla yüzlerce milyon makine öğrenimi algoritmalarından ve derin sinir ağlarından alıyor. Bildiğiniz üzere bu sinir ağlarında, bizim bilgisayarlarda görmeye alışkın olduğumuz “şu olursa şunu yap” gibi komutlar bulunmuyor.
Bunun yerine, yapay zeka gördüğü bir şeyi tanımlamak için ona tanıtılan milyonlarca veriyi taramaya başlıyor ve bu verilerin arasında ayıklama yaparak nesneleri tanımlayabiliyor. Yani bu yazılım yapay zekaya diyor ki bak bu araba, bu yol tabelası bu da insan. Bu fotoğraflarda bu insan ve nesnelerin milyonlarca örneği. Yapay zeka bu algoritmadan yola çıkarak gördüğü nesneleri tarama yaparak tanımlıyor. Tabii yapay zekayı milyonlarca örneğe sahip olsa bile kandırmak mümkün değil mi? Elbette mümkün.
2017 yılında Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar, yol tabelalarının üzerine çeşitli stickerlar yapıştırarak otonom aracı kandırmayı başarıyor. Tabelada yazılan şey STOP, ancak araştırmacılar bu ifadenin altına ve üstüne Love, Hate kelimeleri eklediği için araç ne yapması gerektiğine karar veremiyor. Zaten bilim insanları, üreticilere araçlarda kullanılan yapay zekayı ezber üzerine değil, öğrenme üzerine tasarlayın diye tavsiyede bulunuyor.
Sonuçta yapay zekanın insanı sadece fotoğraflardan gördüğü gibi tanımlaması, otonom aracı bir hayli eksik kılacaktır. Yapay zekanın aynı zamanda insan davranışınlarının nasıl olduğunu öğrenmesi, üzerine sticker yapıştırılan tabelanın hala tabela olduğundan emin olması gerekiyor.
Sürüş asistanlarını çok yanlış anlamış olabilir miyiz?
Hatırlayacağınız üzere yazımın başında artık birçok arabada gördüğümüz şerit takip asistanı, hız sınırlayıcı ve acil durum freni gibi birçok özellikten bahsetmiştim. Fark ettiyseniz bu tür özellikler, sürücünün görevini devralması için değil yardımcı olması için tasarlanmış. Zaten bu tür özelliklerin bir arada olduğu güvenlik paketlerine de çoğunlukla sürüş asistanı paketi adı veriliyor.
Bu tür özellikler, hayat kurtarıcı niteliği taşıyor. Her gün haberlerde can kaybına yol açan trafik kazalarını izliyoruz. Kimi kör nokta yüzünden çaprazındaki aracı göremeyip hatalı bir şekilde şerit değiştirdiği için, kimi yorgunluktan reflekslerini yitirdiği için kimi de tehlike anında ne yapacağını bilmediği için hayatını kaybediyor. Sürüş asistanı kategorisi adı altında tanıştığımız tüm bu özellikler, bu tür kazaların önlenmesini hedefliyor. Örneğin yukarıdaki videoda, Mercedes S serisinin sahip olduğu güvenlik önlemlerinin ne kadar başarılı olduğunu görebilirsiniz.
Burada sürücülerin düştüğü en büyük hata, kontrolü tamamen bu özelliklerin eline bırakmak. Çünkü o özellikler devre dışı kaldığı zaman, hem kendinizin hem de yanınızdakilerin hayatı yine sizin kararlarına, hareketlerinize bağlı oluyor. Araç nasıl olsa kendi takip mesafesini ayarlayabiliyor, ben biraz telefonla ilgileneyim demek, o teknolojiye haddinden fazla güvenmek anlamına geliyor.
Otonom araçlar gelişimlerini tamamlandığı anda insan sürücülerden daha güvenli olacaktır
Buraya kadar benim otonom araçlara karşı olduğumu düşünerek gelmiş olabilirsiniz. Halbuki ben tam tersini düşünüyorum ancak sadece teknolojinin bu konuda biraz daha zaman ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Sonuçta fabrikada üretim bandına geçen robotların hatasız bir şekilde çalıştığına tanıklık ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Neden aynısı arabalar için de geçerli olmasın?
Otonom araçların önünde daha çok uzun bir zaman var. Büyük ihtimalle ilk olarak Tesla’nın hata yapmayan, tam otonom teknolojisine tanıklık edeceğiz. Eminim ki otonom araçların güvenilirliği ispatlandığı anda insanlardan çok daha güvenilir olacaktır. Sonuçta yapay zeka araba kullanırken arkadaşına mesaj atmakla uğraşmaz, trafikteyken Twitter’da neler dönüyor diye merak etmez, alkollü içecek de tüketemez.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/surucusuz-araclar-ne-kadar-guvenilir-h111006.html