Beynimiz Dinlediğimiz Şeyin ‘Müzik’ Olduğunu Nasıl Anlıyor?
6 min readİnsanı öbür canlılardan ayıran pek çok değişik özelliği var. Bu özellikler arasında bir kısmı oldukça sarih: başparmak kullanabilme kabiliyeti, zaman algısı, dik yürüme gibi özellikleri hemen hepimiz biliyoruz. Müzik dinlemek de hakikatinde insana özgü bir yetenek.
Müziğe kulak verebilme insanlara özgü bir özellik ancak bütün olarak nasıl oluyor da biz müziği anlayabiliyoruz? Öbür canlılarla bizim aramızda ne fark var?
Beynimizi kavramak
“Beynimiz onu kavrayabileceğimiz kadar kolay olsaydı, bizler yeniden onu kavrayamayacak kadar kolay olacaktık.” – Jostein Gaarder
“Müzik ebediliğin anlatımıdır.” -Schelling
“Kanka bassları filan dinleyemiyorum ben.” -Ben
Müzik dinlemek beynimizin neredeyse her kısmının çalışmasını sağlıyor. Kaliforniya Üniversitesi’nde 15 yıldır “Müzik ve Beyin” isimli bir ders veren nörobilimci Kiminobu Sugaya, müzik dinlemenin insan zekasına olan tesirini de açıklıyor.
Nörolojik açıdan baktığımızda, beynimizin değişik kısımlarının değişik biçimde etkilendiğini görebiliyoruz. Bu tesirleri adım adım açıklamak belki de müziğin beyin üzerindeki tesirini göreöğrenmeyi sağlayacaktır.
Müzik dinlerken beynimizin darklı kısımlarında olanlar:
Frontal Lob: Banalde düşünmek, karar almak ve tasarı yapmak için kullanılan bu bölge, insanlarda öbür canlılardan daha gelişmiş vaziyette. Müzik dinlemek de Frontal Lob’un kuvvetlenmesini sağlıyor. Temporal Lob: Beynimizin hem sağ hem de sol küresinde yer alan temporal lob sayesini duyduklarımızı kavrayabiliyoruz. Müzik dinlerken bu bölgenin bir kısmı sesleri ve müziği, bir kısmı ise lafları kavramayı sağlıyor. Broca Alanı: Konuşmamızı sağlayan bu alan, aynı zamanda nasıl irtibat kurduğumuz üzerinde de tesirli ve müzik üretebilmemizde ehemmiyetli rolü var. Uzmanlara göre müzik yapmanın irtibat yeteneğini geliştirme sebebi de bu bölge. Wernicke Alanı: Yazılı ve laflı dili bu bölge sayesinde anlayabiliyoruz. Müziği tahlil etmemizi ve neşe almamızı da bu alana borçluyuz. Occipital Lob: Bu kısım hakikatinde gördüklerimizi kavramamıza yarıyor. Müzisyenler bir parça dinlerken bu kısmı kullanıyor, benim gibi sıradan yurttaşlar ise temporal lob kullanıyor. Cerebellum: Hareketleri ve fiziksel belleği yönet eden kısımdır. Adale belleği sayesinde edinilen müzik hünerleri burada depolanır. Pratik yapmanın ehemmiyeti de bu kısmı çalıştırmaktan kazanç. Nucleus Accumbens: Zevk ve ödül kavramlarını kavrayabilmemizi bu kısım sağlıyor. Dopamin salgısı burada reelleşiyor. Müzikten neşe almamız da aynı bölge sayesinde. Amigdala: Duygularımızı işleyen ve tetikleyen güzide beyin bölgemizdir. Şarkıları dinlerken hislenmemizin, gülmemizin, ağlamamızın sebebi de kendisi. Hippocampus: Hatıralarımızın oluştuğu, saklandığı, duygusal tepkilerimizin tertip edildiği ve doğrultu bulmakta kullandığımız hippocampus bölgesi, bütün olarak “Çalma o şarkıyı, hatırası var!” derken kullandığımız kısım oluyor. Hipotalamus: Endokrin sistemiyle asap sisteminin birleşmesini sağlayan bu kısım sayesinde hormon ve kimyevi salgısını hakimiyet edebiliyoruz. Uyku, yemek, metabolizma, sihrime, cinsellik vs. işlevleri idareyen Hipotalamus, müzik dinlerken fiziksel olarak o müziğe tepki vermemizi sağlıyor. Bayağı müzik dinlerken hafifliyor musunuz? Hipotalamus. Corpus Callosum: Beynimizin sağ ve sol kısımlarının irtibat kurmasını sağlama görevi bu kısıma ait. Böylece koordineli hareketler yapabiliyor, mana ve önsezilerimizi kullanabiliyoruz. Putamen: Ritim duygusunu işleyen, beden hareketlerimizin koordinasyonunu sağlayan kısımdır. Müzik çaldığında bu kısımdaki dopamin ölçüyü çoğalış gösterir. Bunun neticeyi olarak da ritme daha çok tepki veririz.
Müziği nasıl anlarız?
“Müziğin sesini dinlemeyenler dans edenleri çılgın sanıyor.” -Friedrich Nietzsche
İnsan beyninin değişik kısımlarının müzikten nasıl etkilendiğini anladık. Peki bir müzik dinlediğimizde beynimiz nasıl bir tepki veriyor? Bağımsız sesleri bir araya getirip müzik olarak adlandırmamıza ne neden oluyor?
İlk olarak müzik sesle başlıyor. Sesler tekerrür ettikçe de bizler onu bir döngü ile kavramaya başlıyoruz. Üstelik bu vaziyet dünyanın dört bir yanında aynı ve her kültürün bir çeşit müzik kavrayışı bulunuyor.
Öbür canlıların beyin gelişiminde değişik gelişim süreçleri var. Misalin insanlar dakika başına vuruşu, başka bir deyişle ritimleri takip edebiliyor. Bunu yapabilen başka hayvanlar da olsa da hepsi beceremiyor. Becerenlerin hepsi de tempoya ayak uyduramıyor.
Perdeler ve melodiler
Ritimler tekerrür ettikçe bir perde oluşturur. Bu perdeleri bir araya getirip de melodi elde edebilmek ya da melodiyi göreöğrenmek ise daha da ender bir özellik. Misalin bir melodiyi öğrettiğiniz bir hayvana, daha yüksek perdelerde ses çalarsanız sıfırdan tınıyı bilmeye çalışır.
Bu perdelerin idrak ediliş biçimleri kültürden kültüre değişik olabilir. Misalin Türk Sanat Musikisi’nin makamları da Batı müziğinin notaları da esasta aynı şeyi ifade eder ancak hem oktavların ufalama biçimi hem de adlandırmaları değişik.
Dil ve irtibat kabiliyetimiz ise bir başka ehemmiyetli parça olan lafları kavrayabilmeyi eşitliğe katar. Tam parçaları bir araya getirebilmek ve müziği kavrayıp şarkılara anlam yükleyebilmek ancak insanların yapabildiği bir şey olarak öğreniliyor.
Müzik insan için mi var?
Genel olarak özetlemek gerekirse, insan beyni sahip olduğu gelişmiş yapı sayesinde bizim müzik olarak idrak ettiğimiz olguyu anlamlandırabiliyor. Değişik olguları birer birer bir araya getirip, yetersiz parçaları toplayabilmek, hatta üstüne laflar ilave etmek insanların marifetleri sayesinde olası oluyor.
Müzik öylesine insan yaşamının bir parçası ki, yalnızca çok ufak azınlıklar müziği oluşturan etkenleri idrak edemiyor. Onlar da sadece tek bir noktada mesele yaşıyor. Tamamen müziği idrak etme kapasitesini kaybetmiş biri ise henüz kayıtlarda yer almıyor.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/beynimiz-dinledigimiz-seyin-muzik-oldugunu-nasil-anliyor-h109369.html