Beynin yüz tanıma fonksiyonu nasıl çalışır?
4 min readBugün nörolojinin çok ilginç bir vakası üzerinden, beynimizin yakınlarımızı ve yabancıları nasıl ayırt ettiği ile ilgili bilgiler aktaracağım. Bahsedeceğim vaka Amerikalı ünlü nörolog Dr. Ramachandran’ın Beynimdeki Hayaletler kitabında anlattığı Arthur adındaki hasta. Geçirdiği büyük bir trafik kazası sonucu üç hafta komada kalan 30 yaşındaki Arthur uyandığında önce her şey normalmiş gibi görünür. Eli, ayağı tutuyor, sohbet edebiliyor, tüm fonksiyonları yerinde sağlıklı bir insan gibidir. Fakat anne ve babasını ilk gördüğünde tepkisi ‘Siz benim anne-babama çok benziyorsunuz ama benim annem-babam değilsiniz’ şeklinde olur.
Psikiyatri literatüründe Capgras sendromu olarak adlandırılan, tanıdığı insanların yerine başka birilerinin geçtiği düşünülen bu sendromun trafik kazası sonrası görülmesi pek beklenen bir şey değil. Kesin nedeni tam olarak açıklanamayan Capgras sendromunda hasta genellikle en yakınındaki kişilerin kaçırıldığını ve onların yerine başkalarının geçirildiğini düşünür. Arthur ise anne ve babası için ‘Bunlar annem ve babama benzeyen başka insanlar ama çok iyiler benimle ilgileniyorlar. Belki de babam onlara para verdi bana bakmaları için. Çok iyi niyetliler, onları seviyorum’ diyor. Bir başka ilginç nokta ise Arthur anne ve babasının yüzünü görmeden sadece telefonla konuştuğunda onları tanıyor, gerçek anne-babası olduğunu biliyor. Problem onları gördüğünde ortaya çıkıyor.
Yani Arthur’da beynin yüz tanıma alanı ile duygusal bağlantıyı kuran alan arasındaki bağlantı hasar görmüş. Dolayısıyla anne ve babasının yüzünü tanırken, onlarla duygusal ilişkiyi kuramayınca beyin şu şekilde sinyaller gönderiyor; ‘Evet bunlar annem-babam ama ben onları görünce bir şey hissetmiyorum. O halde bunlar anne ve babama çok benzeyen insanlar, aslında onlar değiller’.
Bunun üzerine Dr. Ramachandran bir dizi deney planlıyor. Galvanik deri yanıtı adı verilen test ile Arthur’a yüz fotoğrafları göstererek onlara karşı vücut reaksiyonunu ölçüyor. Bu yöntem yalan testlerinde de kullanılır. Normalde anne ve babasının resmini görünce farklı bir yanıt kayıt etmesi gerekirken yanıt değişmiyor. Bu da teoriyi doğruluyor. Anne ve babasının telefonda sesini duyunca tanımasını ise duyma yolu ile duygusal birleştirmeyi yapan alanın farklı olmasına ve o alanın hasar görmemiş olmasına bağlıyor. Hasar gören alan yüz tanıma alanı ile duygusal birleştirmeyi yapan alanlar.
Peki hafızamız bir kişiyi kaydederken nasıl işliyor? Karşılaştığımız kişiyi her gördüğümüzde farklı özelliklerini kaydederiz. Ofiste gördünüz. İfadesi çok ciddiydi, başka bir elbise giymişti. Evde gördünüz, güldüğü anlarda nasıl göründüğünü kaydettiniz. Sinemaya gittiniz, artık korku ifadesini de biliyorsunuz. Beynimizin yüz tanıma alanı fusiform bölge dediğimiz beynin temporal alanlarında yer alan bir kısımdır. Bir yüzü gördüğümüzde temporal bölgede bulunan ‘What Pathway-Ne Yolu’ aracılığıyla önceden görüp görmediğimiz bir yüz olduğunu anlarız. Sonra bu yol Amigdala denilen duygularla ilişkili bölgeyle bağlantı kurar. Bu vesileyle yüzü duygu ifadeleri ile birleştirip, o kişinin bizim gerçekten yakınımız olup olmadığını anlarız. Amigdaladan çıkan sinir lifleri hipotalamusa gider. Böylece tanıdığımız kişiyi gördüğümüzde vücudumuzun otonom sinir sistemi aktive olarak kalp hızı değişimi, terleme gibi bulgular ortaya çıkar.
Nörolojide her bir vaka incelemesi bizi beyni biraz daha tanımaya yaklaştırıyor. Bu şekilde çözülememiş birçok vaka var. Hâlâ beyin hakkında bilmediklerimiz, bildiklerimizden çok daha fazla.
DR. SEVDA SARIKAYA / AKŞAM GAZETESİ
Kaynak: www.sacitaslan.com
URL: https://www.sacitaslan.com/beynin-yuz-tanima-fonksiyonu-nasil-calisir-haberi-539158