Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz
22 min readCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi’nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK kullanıcılarını kabul etti.
“Türkiye salgın sürecinden güçlenerek çıkacak”
İki ay önce Uluslararası Demokratlar Birliğinin yeni yönetimi ile İstanbul’da bir araya gelerek, verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Bugün de birliğin kadın kolları ve gençlik kolları merkez karar yönetim kurullarında görev yapan siz kıymetli kardeşlerimle buluşmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Her birinize Türkiye’ye, anavatanınıza hoş geldiniz diyorum. Sözlerimin hemen başında sizlerin kişiyinda Uluslararası Demokratlar Birliği çatısı altında Avrupa’daki vatandaşlarımıza hizmet eden tüm kardeşlerimi selamlıyor, kendilerine emekleri ve gayretleri için şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle inşallah salı günü kavuşacağımız ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyor, bu mübarek ayın milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için rahmete, berekete, huzura ve barışa vesile olmasını diliyorum.” dedi.
Son bir senedir koronavirüs salgını sebebiyle insanlığın sancılı ve sıkıntılı günler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, şuana dek dünya çapında hemen hemen 3 milyon insanın yaşamına mal olan salgının dalgalar halinde yayılmayı sürdürdüğünü dile getirdi.
“Karanlığın ardındaki güneşler inşallah çok yakında zamanda dünyaya gelecektır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle sürdü:
“Hemen her gün bir sevdiğimizin, mesai arkadaşımızın, komşumuzun yahut yakın bir dostumuzun vefat haberi ile yüreğimiz dağlanıyor. Dünya yaşamının bir imtihan olduğunu ki bunu hepimiz zaten iyi bilinmekte, bunu gayet iyi bilen insanlar olarak kaybettiklerimizin acısı içimizi yaksa da sabrediyor, Allah’tan bizi ve tüm insanlığı salgın musibetinden en kısa bir sürede kurtarmasını niyaz ediyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında koronavirüse kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza acil şifalar diliyorum.
TAMAM diyerek sloganlaşmaya vardırdığımız temizlik, maske, mesafe kaidelerina riayet ederek inşallah bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz. Rabb’imiz mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bize her zorlukla birlikte muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeliyor. Koronavirüs salgını sebebiyle yaşadığımız zorlukların özellikle ülkemiz ve milletimiz için yeni müjdelere kapı aralayacağına inanıyoruz. Ümidimiz ve beklentimiz odur ki Allah’ın izni ve inayetiyle Türkiye bu salgın sürecinden fazla daha güçlenerek çıkacaktır. Hazreti Mevlana’nın hikmet dolu kelimelerinden ilhamla ifade edecek olursak, karanlığın ardındaki güneşler inşallah çok yakında zamanda dünyaya gelecektır. “
Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbire sarılıp, takdire teslim olarak salgınla mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diğer yandan dünya tarihine incelediğimizde bu tür mühim hadiselerin küresel ölçekte değişimlere de yol açtığını göze çarpıyor. Koronavirüs de dünya sisteminde kırılmalara neden olacak bir çok alanda yeni bir dönemin kapılarını da aralayacaktır. Anavatanınız Türkiye, bu yeni sürece en hazırlıklı giren ülkelerden biridir. Dünya ekonomilerinin ciddi daralmalar yaşadığı böyle bir dönem içinde 2020 senesinde elde ettiğimiz %1,8’lik büyüme oranı bunun en mühim işaretidir. Son bir yıldaki tecrübelerimizin bizim sürekli olarak vurguladığımız eski Türkiye ile yeni Türkiye içindeki farkı açıkça ortaya koyduğuna inanıyorum.” diye konuştu.
“Türkiye’nin alicenaplığını tüm dünyaya gösterdik”
Erdoğan, Türkiye’nin salgınla karşılaşmadaki örnek başarısının bilhassa yurt dışındaki vatandaşlarca çok daha iyi görülüp daha fazla takdir edildiğini dile getirdi.
Türkiye’nin hiçbir ücret almadan en ileri standartlarda sunduğu hizmetlere Avrupa’nın bir çok ülkesinde ciddi meblağlar ödenerek fakat ulaşılabildiğini dile getiren Erdoğan, “Avrupa’da günlerce test sırası bekleyen, ilaca erişemeyen, ambulans bulamadığı için evde vefat eden, hastane kapılarından geri çevrilen nice vatandaşlarımızın olduğunu da bilinmekte. Hamdolsun Türkiye olarak ne sınırlarımız içinde ne de elimizin uzanabildiği bölgelerde böyle manzaraların yaşanmasına müsaade etmedik. Krizin başından bu yana 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızı Türkiye’ye getirdik. Yine 380’in üzerinde insanımızı yurt dışından ambulans uçaklarımızla ülkemiz hastanelerine naklettik.” diye konuştu.
Erdoğan, paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak en zor günlerinde ihtiyaç sahiplerine sırt dönmediklerini altını çizerek, şimdiye kadar 157 ülke ve 12 ülkeler arası kuruluşa yardım göndererek Türkiye’nin ve Türk milletinin alicenaplığını tüm dünyaya gösterdiklerini açıkladı.
“Türklerin ötelendiği, hor, hakir görüldüğü günler artık geride kaldı”
“Bundan sonra da nerede yaşarsa yaşasın tüm insanlarımıza ulaşmaya, onların dertleri ile sıkıntılarıyla hemhal olmaya devam edeceğiz.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Avrupalı Türkler, 1960’lı senelerdaki misafir işçi kimliğini uzun bir zaman önce geride bıraktılar. O iş bitti. Bugün Avrupa genelinde hemen hemen 6 milyon insanımız var. Bir dönem yalnızca işçi, emekçi olarak çalışan kardeşlerimiz, hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, eğitimden akademiye, sivil toplumdan siyasete geniş bir yelpazede varlık gösteriyorlar.
Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal yaşamına daha fazla katkıda bulunduklarını görmekten gurur duyuyoruz. Özellikle kadınlarımızın ve gençlerimizin yaşamın farklı kulvarlarında en ön safta olduğuna şahit oluyoruz. Türklerin ötelendiği, hor, hakir görüldüğü, dışlandığı, yalnızca belli mesleklere, belli sektörleri hapsedildiği günler artık geride kaldı. O iş bitti. Her zaman dile getirdiğimiz gibi sizlerin başarısı, bizim başarımız, milletimizin başarısıdır bunu böyle bilin. 84 milyonun her bir ferdinin iftihar kaynağıdır.”
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak çok ciddi mücadele vererek tüm dünya çapında yaşayan Türk vatandaşlarına oy kullanma hakkını kazandırdıklarını vurgulayan Erdoğan, kendilerinden öncekilerin bunun lafını, kendilerinin ise icraatını yaptıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi ülkeler arası camiada vatandaşların, Türkiye’de artık bir seçmen olarak orada oyunu kullanabildiğini altını çizerek, “Artık milletvekili de olabiliyor mu? Olabiliyor. Bak nereden nereye geldik. İnşallah bu daha da ileriye ulaşacak. Bakın bu arada Uğur Şahin ve Özlem Türeci hocalarımızın COVID-19 aşısını geliştirmede yakaladıkları başarı, kendilerine destek olunması ve fırsat verilmesi halinde insanımızın neler yapabileceğini açıkça göstermiştir. Bu tür iyi örnekler yalnızca Avrupalı Türkleri değil bunun yanı sıra diğer göçmen topluluklara da öz güven ve cesaret aşılamaktadır.” diye konuştu.
“Güçlenen bir diaspora gerçeğini kabullenmek istemiyorlar”
Yarının Avrupası’nda Türklerin ve Müslümanların hak ettikleri biçimde, çok daha görünür bir biçimde bulunacaklarından asla şüphe duymadıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Elbette bu durum bize nasıl umut aşılıyorsa birilerinin de kabusu oluyor. Avrupalı Türkleri hala 1960’ların dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışanlar büyüyen ve güçlenen bir diaspora gerçeğini kabullenmek istemiyor. Son zamanda vahim boyutlara ulaşan İslam düşmanlığı ve yabancı zıtlığı, işte bu hazımsızlığın tezahürlerinden yalnızca biridir.
Avrupa ülkelerinde farklı isimler altında yapılan haşa İslam modelleri de bu hastalıklı bakış açısının yansımalarından biridir. İslam düşmanlığı, Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek, çapsızlıklarını gizlemek için istismar ettikleri en mühim araçlardan birine dönüşmüştür.
Daha evvel marjinal kesimlerin başvurduğu bu popülist yönteme artık ana akım medya organları, akademisyenler, yazarlar, bakan, başbakan düzeysinde siyasetçiler de tevessül etmeye başlamıştır. Dış politikada başarısızlığa uğrayan, içeride sıkışan, kişisel rekabetlerini bulundukları makamların önüne geçiren siyasetçiler, bu kifayetsizliklerini kişiyima ve Müslümanlara saldırarak kamufle etme çabasındadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gündür hararetlenen tartışmaların, Avrupa medyası ve siyasetindeki bu histerinin en son örneği olduğunu dile getirerek, ırkçı dalgadan yalnızca Türklerin değil, etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı diğer toplum kesimlerinin de mağdur olduğunu dile getirdi.
“Müslüman kadınların hakları gasbedilmektedir”
Yurt dışında yaşamını sürdürenlerin bu acı gerçekle zaten yüzleştiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“İstatistikler buzdağının yalnızca görünen yüzü olsalar bile Avrupa’da git gide artan kültürel ırkçılığı açıkça ortaya koyuyor. Geçen yıl önceki senelere göre nefret suçları 2 kat artmıştır Avrupa’da en fazla vatandaşımızın yaşadığı 3 ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini geçiyor. Sadece 2020 senesinde Almanya’da 400’ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900’ün üzerinde ırkçı saldırı kaydedilmiştir. Yine geçen sene koronavirüs salgınının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem düzenlenmiştir. Bir dönem ülkemizde olduğu gibi Avrupa’da da kamusal, özel alan kurnazlığı üzerinden Müslüman kadınların hakları gasbedilmektedir. Bugün ne yazık ki bir çok Avrupa ülkesinde bilhassa başörtülü kadınların istihdama katılabilmesi, iş bulabilmesi, sosyal hayatta özgürce var olabilmesi, hatta bazı yerlerde eğitim olanakları ciddi biçimde sınırlandırılmıştır. Meselenin asıl vahim tarafı ise, bize demokrasi ve insan hakları hususunda ders verenlerin kendi ülkelerinde en temel insan haklarının çiğnenmesine alkış tutması bu ayrımcılığa ses çıkarmamasıdır.”
“Göreviniz sıradan bir görev değil”
Mücadelelerini hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kararlılıkla sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, “Bunun yolu da örgütlü olmaktan, sivil toplum kuruluşları etrafında güç birliği yapmaktan geçiyor. Uluslararası Demokratlar Birliğini işte bu kutlu ve zor mücadelenin en mühim vasıtası olarak göze çarpıyor. Yani göreviniz sıradan bir görev değil. Hem çok manalı hem de olduğunuz ülkede özellikle dayanışmanın ruhunu iyi kavrayarak orada bulunan haklarınızı almak ve bu hakları en ileri derecede savunmaktır. Şu anda birlik hamdolsun kuruluşundan bu yana geçen süre zarfında Avrupa’daki kardeşlerimizin soydaşlarımızın hukukunu savunma noktasında çok mühim bir sivil toplum örgütü konumuna yükseldi. Yeterli mi? Değil. Ben fazla daha iyi bir seviyeye geleceğine inanıyorum. Lakin, önümüzde halen kat etmemiz gereken oldukça önemli mesafe yer alıyor. Uluslararası Demokratlar Birliğinin, yeni yönetiminin çok daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir biçimde çalışmalarını hızlandıracağına inanıyorum. Bu zamanda özellikle siz kadınlarımızın ve gençlerimizin üzerinde mühim görevler mevcuttur. Sizlerin sahiplenmediği bir mücadelenin başarı şansı, olmaz.” diye konuştu.
“2023’e de yine biz sizlerle birlikte yürüyoruz”
Erdoğan, Türkiye’nin rekor ve başarılarla dolu son 19 yılına, kadınların ve gençlerle birlikte damga vurduklarına dikkati çekerek, kelimelerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda bizim Türkiye genelinde hemen hemen 11 milyon 500 bin üyemiz var. Bunun içinde 1 milyon zaten yaş sebebiyle 30 yaşa kadar gençlik teşkilatında kalıyor, 30 yaşı aştıktan sonra malum bir üst kademeye yani ana kademeye geçiyor. Lakin, kadınlarımız 5 milyon 300 bin. Şu anda kadınlarımızın üye sayısı Türkiye’de yalnızca Adalet ve Kalkınma Partisinde 5 milyon 300 bin. Diğer partilerin hepsini toplayın bu rakama ulaşamazlar. 6,5 milyonun üstü demek ki…
5 milyon civarında da şu anda kademenin diğer bölümleri. Bütün illerimizde bu üye kayıt kampanyaları sürdürmekte. İnşallah 2023’e kadar bu kampanyalarımız yoğun bir biçimde devam edecek. Eğer bu COVID-19 meselesi önümüzde bir engel olarak bulunmamış olsaydı şu anda bizim bu kampanyalarımız çok daha değişik bir yere gelmiş olurdu. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’e de yine biz sizlerle birlikte yürüyoruz.
Avrupalı Türklerin köklerinden, dilinden, kültüründen ve dininden kopmadan huzur içinde ve müreffeh bir biçimde yaşayabilmesi sizin vereceğiniz mücadeleye bağlıdır. Çok mühim bir misyon yüklenmiş, mühim bir sorumluluğu omuzlamış durumdasınız. Sizlerden ülke ve millet olarak bizim de Avrupa’daki vatandaş ve soydaşlarımızın da beklentisi büyük. Binlerce yıllık tarihi şanlı zaferlerle ve çetin mücadelelerle dolu büyük bir milletin evlatları olduğunuzu asla unutmamalısınız. Sizler, politikalarını belirlerken kimi devletlerin gözünün içine bakan değil, Birleşmiş Milletler kürsüsünden ‘Dünya beşten büyüktür.’ diyerek tüm insanlık için hak ve adalet talep eden bir ülkenin evlatlarısınız.”
Savunma sanayisine ve terörle mücadeleye vurgu yapan Erdoğan, “Diplomaside destanlar yazan, geleceğin teknolojilerine imza atmaya başlayan ürettiği insansız hava araçları, silahlı insansız hava araçlarıyla dünya çapında savaş paradigmasını değiştiren bir ülkenin evlatlarısınız. Her birinizden elemanı olduğunuz milletinizden, dilinizden, kültürünüzden en mühimsi de bağımsızlığın timsali ay yıldızlı al bayrağınızdan iftihar etmenizi istiyorum.” dedi.
“Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik”
Erdoğan, UID üyelerinin yurt dışında tarihi bir duruş sergilediğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Biz de içeride benzer bir mücadeleyi yürütüyoruz. Coğrafyamızdaki 1000 yıllık varlığımızı temsil nöbetini yeniden devralmayı hedeflediğimiz, medeniyetimizin yükselişini hazmedemeyenlerin saldırılarına, göğüs geriyoruz. Böylesine kutlu bir mücadelenin sfakattarlığını yapmaktan da şeref duyuyoruz. Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe de üzülüyoruz. Proje ürünü açıkça belli olan şahsiyetlerin, konuların, kampanyaların bizim ülkemizin dikkatini asıl hedeflerinden uzaklaştırmak gayesiyle ortaya sürüldüğünün farkındayız.
Türkiye’nin son 8 senedir yaşadığı her hadise bu sinsi oyunun bir parçasıdır. Hiçbiri kendi dinamiklerimizin tabii ürünü olmayan bunca siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik saldırının hepsinin de üstesinden Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle şuana dek gelmeyi başardık. Sınırlarımızın tacizinden, terör örgütlerinin harekete geçirilmesine, darbecilerden ekonomik tetikçilere tüm yöntemler kullanılarak Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik. Son zamanda gerçekte ne olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu gayet iyi bilinen kimi konular üzerinden başlatılan kirli kampanyaları da bu sürecin yeni bir dalgası olarak göze çarpıyor.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye zıtı her senaryonun içinde yer alarak yalan yanlış ve iftira ürünü iddiaları sürekli olarak tekrarlamak suretiyle kendisine yeni bir misyon oluşturmaktadır. Geçmişte bu parti asla tasvip etmesek de kendince bir duruşa, tarza ve söyleme sahipti. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi kime ne duymak istiyorsa onu söyleyen, düzeysizliği, değersizliği, lümpenliği siyasetin merkezine yerleştirmiş bir yapı haline dönüşmüştür.”
Kendilerini “çukur ve bataklık siyaseti”nden olabilecek olduğunca uzak tutmaya çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, “Lakin yalanın ve iftiranın dozu arada bir öylesine artıyor ki milletimize olan saygımız gereği bunlara yanıt vermek mecburiyetinde kalabilinmekte. Böyle durumlar dışında biz kendi programımızı uyguluyor, kendi işimize bakıyor, ülkemizi hedeflerine doğru sıra sıra yaklaştırmanın savaşını veriyoruz. Sadece son birkaç gün içinde bizim gündemimizi oluşturan konu başlıklarıyla CHP’nin gündemindeki konu başlıklarına bakmak bile aradaki ufuk farkını göstermeye yeterli olacaktır.” diye konuştu.
Ukrayna ile Rusya içindeki gerginlik
Erdoğan, dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile buluştuğini, ardından Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’nın yapıldığını hatırlatarak, “Aramızdaki ilişkileri, hem de Rusya ile giderek tırmanan Donbass krizini değerlendirdik. Aynı mesele bundan önceki gün de Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde ele aldığımız mühim konulardan biriydi. Bölgemizin huzuru ve güvenli geleceği için her iki ülkenin de aralarındaki anlaşmazlıkları bir an önce müzakere ve barış yoluyla çözmesini istiyor, bu yönde gayret gösteriyoruz. Sayın Putin’le bunun bunun yanında yeni turizm sezonu çalışmalarından Suriye krizine kadar Karabağ hadiselerina kadar bütün bunları geniş bir yelpazede ele alarak görüş alışverişinde bulunduk.” dedi.
[Rusya-Ukrayna gerilimi]
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bölgemizin huzuru ve güvenliği için her iki ülkenin de aralarındaki anlaşmazlıkları barış ve müzakere yoluyla çözmesini istiyor, bu yönde gayret gösteriyoruz.https://t.co/H2f3V9ELNc pic.twitter.com/Mi8Z02k3pI
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) April 11, 2021
“Dünyada eşi benzeri olan eserler değil bunlar”
Önceki gün Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nin restorasyonu sonrası açılışının yapıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle sürdü:
“Dünyada eşi benzeri olan eserler değil bunlar. Bu tür müzeler nadidedir ve adeta ebru gibidir. Her bir obje bir ikincisi olmayan böyle bir müze. Ebruda nasıl bir eserin diğerini yapamazsınız, tek başına tektir; bu cam eserler de tek başına her biri bir eser. 1500 obje var, hepsi de birbirinden farklı ve geçmişi saygınlığıyla da hemen hemen 150-200 yıllık eserler var burada. Gerçekten göreni hayran bırakan… Açılışını da yeni yaptık. Burası harabe bir yer idi.
Bu harabe yeri ele aldık, renovasyonunu, restorasyonunu, her şeyini hallettik, bitirdik. Bu mekanı aldığımız zaman burası da öyleydi. Rezaletti burası. Şu gördüğünüz yeri ne yazık ki bir müddet Beşiktaş Kaymakamlığı olarak kullanmışlardı. Kaymakamlıktan başka her şeye benziyor tabii. Sonra biz burayı bu hale getirdik. Hemen karşı taraftaki yeri yine aynı biçimde. Sol tarafta şu anda ofis olarak kullandığım yeri mevcut hale getirdik. Niye? Çünkü bize düşen, neyi biz tarihten aldıysak onu günümüze çok çok değişik taşımak ve geleceğe de onu uygun bir biçimde emanet etmektir.”
Erdoğan, açılış programının ardından Türkiye Voleybol Federasyonu yönetici ve oyuncularını kabul ettiğini dile getirerek, “Bunların içinde de bir tane Küba’dan artık Türk vatandaşlığına geçen bir voleybolcumuz vardı 21 yaşında. Tabii çok çok övgüyle bahsettiler. Kendisinin pasaportunu, kimliğini teslim ettik. ‘Hayırlı olsun.’ dedik ve başarılarından dolayı da tebriklerimizi açıkladık. Voleybol takımımızın başantrenörü benim sporculuk zamanından arkadaşımdı. İspanya’da geçirdiği bir rahatsızlığın ardından talimatımızla gönderilen bir ambulans uçakla ülkemize getirilip burada tedavi edilmişti. Görüşmemizde kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi sunduk.” diye konuştu.
“Geri dönüşlerini alınca olumlu bir biçimde biz de mutlu olduk”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgın sebebiyle satışları azaldığı için depolarda bekleyen patates ve soğanların, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) üzerinden satın alınarak ihtiyaç sahiplerine hibe olarak ramazan öncesinde dağıtılmasının kararlaştırıldığını altını çizerek, 1 milyon 250 bin ton patates ve hemen hemen 300 bin ton soğanın vatandaşlara dağıtılacağını açıkladı.
Çeltiğin de çiftçinin elinde kalmaması için TMO’ya talimat verildiğine değinen Erdoğan, “Uygun fiyatlarla alımını da yapıp böylece ramazan öncesi çiftçilerimiz huzur içinde yola devam etsinler dedik. Bu tabii çok çok mutluluk meydana getirdi ve geri dönüşlerini de hamdolsun alınca olumlu bir biçimde biz de mutlu olduk. Şimdi ramazan öncesi 81 il valiliklerimiz vasıtasıyla bu konuyu yakında zamandan takip edip neticelendirerek, hem üreticilerimizi sıkıntıdan kurtaracak hem de vatandaşlarımıza destek bulunacağız.” diye konuştu.
Erdoğan, haberin duyulması sonrası çiftçilerden, üreticilerden fazla sayıda içten teşekkür mesajı aldıklarını ifade ederek, “Hep dile getirdiğim gibi bizim için en büyük şeref, milletimize efendi olmak değil, hizmetkar olmaktır. Bizim için en büyük mutluluk da bu hizmetler karşılığında insanlarımızdan şöyle kalpten gelen bir ‘Allah razı olsun’ sözünü duymaktır. Bu duyguyu dünyanın tüm hazinelerine değişmeyiz.” dedi.
Yaklaşık 3 yıl önce emeklilere bayramlarda biner lira ikramiye ödeme sözü verdiklerini ve bu uygulamayı hemen başlattıklarını hatırlatan Erdoğan, enflasyon şeklinde artış yapılan bayram ikramiyelerinin ramazandaki ilk ödemesini mayıs başında Kurban Bayramı ödemesini de temmuz ortasına doğru gerçekleştireceklerini anlattı.
Ayrıca salgın zamanında alınan önlemler kapsamı içinde en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkyükselerek hiçbir vatandaşın mağdur duruma düşmemesini sağladıklarını ifade eden Erdoğan, vazifeye geldiklerinde emekli maaşlarının 66 liradan başladığını hatırlatarak, emeklilerin bugün tarihlerinin en iyi gelir düzeysine sahip olduğunu, bunu da yeterli görmediklerini, ülkenin olanaklarının genişlemesine paralel olarak emeklilerin şartlarını daha da iyileştirmeye hazırlandıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tabloya ihracatta her ay tazeledikleri rekorları, dünya çapında herkes küçülürken Türkiye’nin büyüyen nadir ülkelerden biri olduğu gerçeğini, üretim tarafındaki sevindirici gelişmeleri ve daha birden fazla olumlu haberin eklenebileceğini kelimelerine ekledi.
“Bu musibetin de üstesinden geleceğimize inanıyorum”
Hizmet sektörü ve turizm başta olmak üzere salgından etkilenen çeşitli alanlarda çözülmesi gereken sıkıntılar olduğunu bildiklerini söyleyen Erdoğan, şunları dile getirdi:
“Sıkılaştırmak zorunda kaldığımız önlemler sebebiyle dükkanı kapanan, işi azalan, geçimi sıkıntıya düşen her kardeşimizin derdi bizim derdimizdir. Bugüne kadar istihdamdan kiraya, uygun şartlı krediden hibeye kadar birden fazla destek verdiğimiz esnaf ve sanatkarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Karşımızda fakat dünya ile birlikte yürütürsek başarıya ulaştırabileceğimiz bir tehdit var. Bu karşılaşmada kısıtlamalardan aşılamaya ve destek paketlerine kadar elimizdeki tüm silahları kullanıyoruz. Allah’ın izniyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize inanıyorum.
Salgın sonrası yeniden şekilleneceği görülen küresel siyasi ve ekonomik sistemde ülkemizi hak ettiği yere çıkartmakta kararlıyız. Bunun için hem fedakarlık yapacak hem daha çok çalışacak hem de birlik ve birlikteliğimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. CHP ve aynı gayri milli projenin paydaşı olan kesimlerin milletimizin moralini bozma ve ülkemizin algısını kötüleme çabalarını da nice diğer sinsi oyun gibi inşallah boşa çıkartacağız. Sizlerden olduğunuz ülkelerde temas ettiğiniz herkese gerçek Türkiye fotoğrafını bıkmadan, usanmadan, içtenyetle ve azimle sürekli olarak anlatmanızı istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerine çalışmalarında başarılar diledi. Erdoğan, kadın ve gençlik kollarının birliğinin, birlikteliğinin daim olmasını dileyerek kelimelerini bitirdi.