Kasım 24, 2024

Son Dakika Haberleri – Güncel Haberler

Gündemdeki haberler, güncel haberler, magazin, spor ve ekonomideki gelişmeler, yerel ve dünya haberleri Ulkugundem.com'da.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yapı inşaasında yeni bir devri başlatıyoruz

7 min read
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yapı inşaasında yeni bir devri başlatıyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beykoz Cam ve Billur Müzesi Açılış Töreni’nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle;

Milli Saraylar’daki nadide parçalardan bir araya gelen cam eserler iftihar verici bir zenginliğe sahiptir. Bu koleksiyondan seçilen eserler ilk defa Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nde sanatseverlerin ve milletin beğenisine sunuldu. Osmanlı zamanında kurulan Beykoz Cam ve Billurat Fabrika-i Hümayunu binasında açılan müzenin hem mimarisi hem de içindeki eserleri saygınlığıyla ülkeye ve İstanbul’a ayrı bir değer kattığına inanıyorum.

Müzenin restorasyonunda ve eserlerin sergiye hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. 3 yıl kadar önce İsmail Kahraman’ın TBMM Başkanı olduğu zamanda burayı ziyaret emiş ve gelişmeleri takip etmiştim. Tabii o günden bugüne 3 yıl içinde çok ciddi yol alındı, mesafe kat edildi ve şimdi de açılışını yaparak gelinen noktayı hep birlikte göreceğiz. Esasen müze binasının da içinde olduğu bu geniş alan içindeki köşkleri, havuzları, tiyatro binası ve ahırlarıyla tek başına bir sanat vahasıydı. Günümüzde bu eserlerden geriye kalan ahır binası Milli Saraylar’ımız aracılığıyla restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür.

Dönem mimarisinin en nadide eserlerinden birisi olan bu müzeyi Cumhurbaşkanlığı olarak ülkemize kazandırmış olmaktan tatminiyet duyuyoruz. Gönül isterdi ki inşa edildiği tarihteki tüm eserleriyle bu mimarı yaşatabilseydik. Maalesef ülkemizde bir dönem ecdat mirasına gerçekten fazla hoyrat davranılmış, nice güzel eserler yerle yeksan edilmiştir. Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan bu yana başlayan, Başbakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız zamanında de devam eden zamanda tarihi mirasımızdan koruma altına almak için özel gayret söyledik. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yapı inşaasında yeni bir devri başlatıyoruz

“Gelenekle, geleceği harmanlayan yeni bir devri başlatmayı planlıyoruz”

Dolmabahçe’de harap haldeki mekanları restore ederek önce Başbakanlık, şimdi Cumhurbaşkanlığı hizmetlerinde kullanıyoruz. Beylerbeyi Sarayı takibimizle Meclis Başkanlığı aracılığıyla restore edildi. Daha sonra yine Cumhurbaşkanlığı bünyesinde değerlendirdik. Aynı biçimde büyük bir vefasızlıkla harabeye dönen Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’nü restore ederek ülkemizin sembol eserlerinden biri haline getirdik. Yıldız Sarayı’nın diğer kısımlarıyla alakalı çalışmalar da yine sürdürmekte. Tarabya’daki harap halde bulunan Huber Köşkü ile adeta tamamen yıkılmış olan Çengelköy’deki Vahdettin Köşkü’nü de yeniden ayağa kaldırdık.

Milli Saraylar Başkanlığı’mızı Cumhurbaşkanlığına bağlayarak ecdat yadigarı diğer eserleri de bizzat takibimiz altına aldık. Amacımız tüm bu mekanların hem en sağlıklı ve bi hayli hızlı biçimde restore edilebilmelerini hem de yaşayan mekanlar olarak korunabilmelerini sağlamaktır. Bununla kalmıyor, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere yeni yapılan kamu binalarının da Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin bugüne miras olarak kalması sebebiyle, o izleri yarınlara taşımaktır ve modern mimari, yorumlarla da inşasını elde etmektir. Böylelikle ülkemize uzunca bir süredir egemen olan çirkin, ruhsuz, kimliksiz yapı inşası dönemini bittirerek gelenekle, geleceği harmanlayan yeni bir devri başlatmayı planlıyoruz. İnşallah bu yolda mühim bir mesafe de kat ettik. 

“Orta Asya’dan Avrupa’nın içlerine kadar her yerde ecdadımızın bıraktığı kültür izlerine rastlıyoruz”

Yatay mimariyi yaygınlaştırmak suretiyle Türkiye’nin çehresini orta ve uzun soluklu zamanda tamamen değiştireceğimize inanıyorum. Yaşadığımız coğrafyada 200 yıllık Selçuklu, ardından 600 yıllık Osmanlı ve bir asra ulaşan Cumhuriyet tecrübeleriyle hemen hemen 1000 yıllık bir geçmişimiz var. Bugün de Orta Asya’dan Avrupa’nın içlerine kadar her yerde ecdadımızın bıraktığı kültür izlerine rastlıyoruz.

Yaşadığımız coğrafya ise insanlığın en kadim yerlerinin başında gelmesi hasebiyle kendi içinde çok daha büyük bir zenginliği içinde yer alıyor. Sahip olduğumuz bu büyük tarih, kültür ve medeniyet mirasına hakkıyla sahip çıkamadığımız ise acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. İşte bundan dolayı sorumluluk üstüne aldığımiz her yerde ve her alanda kökü mazide olan ati anlayışıyla hareket ediyoruz. Elbette kültür, sanat, ilim dediğimiz hususlar bir anda üretilemediği gibi bir anda da ortadan kaybolmuyor. Bunun yanında sağlam siyasi, ekonomik, askeri güce sahip olamayan toplumların kültürlerini, sanatlarını, ilimlerini yaşatmakta da zorluk çektiklerini bilinmekte. Kültür ve sanat eserlerinin her biri diğerini de besleyen, diğerini de ayakta tutan unsurlar olduğu için gerileme başlayınca hiçbir alan bunun dışında kalamıyor. Türkiye ve Türk milleti olarak böyle bir felaketi kısmen de olsa yaşadık. Son asırlarda art arda maruz kaldığımız çöküntüler bizi beka mücadelesine öylesine yoğunlaştırdı ki diğer konulara yeteri kadar vakit ve enerji ayıramadık. Son devletimizi de işte bu hercümerç içinde kurduk.

“Taklit eden durumunda kalarak özgürlüğümüzden uzaklaştık”

Günümüz dünyasında toplumlar ve kültürler içinde etkileşim kaçınılmazdır. Lakin biz diğer hususlarla birlikte kültür sanatta da yalnızca kopya çeken, taklit eden durumunda kalarak özgürlüğümüzden uzaklaştık. Bilhassa tek parti zamanında kültürel alanda tamamen taklitçi, tamamen baskıcı, ülkenin ve milletin değerleriyle kavgalı bir zihniyetin esiri olduk. Hiç şüphesiz son senelerda gayet güzel, mühim, takdire şayan kültür sanat ürünleri ortaya konulmuş, ilmi faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Mesele bunların sınırlı bir alanda kalmış olmasıdır. Kendi mimarinize sahip çıkmazsanız, kendinizi gecekonduların, çirkin betonarme binaların içinde bulursunuz.

Beykoz’da Türk Alman Üniversitesi kuruldu. Böylelikle dün, bugün ve yarını tüm dünyayla bütünleştirerek sürdürmek istiyoruz. Kendi edebiyatınızı, kendi müziğinizi üretemezseniz küresel dalgaların içinde kaybolup gidilecektir. Türkiye tüm bu felaketleri yaşamış bir ülkedir. Bir süredir kelimelerine eklediğimiz aile, eğitim ve kültür merkezli bir anlayışla medeniyet nöbetini devralma hedefimizin gerisinde bu tespit yatıyor. Aile ile temeli güçlendirilmemiş, eğitimle kalıcı hale getirilmemiş, kültür sanatla tahkim edilmemiş bir kalkınmanın bizi götüreceği yer zevksizliktir, sevgisizliktir, nobranlıktır, bataklıktır. İrfan ve hikmetle yoğurarak hayata geçireceğimiz atılımlarla ülkemizi bu tehdidin yörüngesinden çıkartmakta kararlıyız.

 

Beykoz Cam ve Billur Müzesi için ‘Hayırlı olsun’ mesajı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal platform hesaplarından, restorasyon sonrası açılışı yapılan Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nin hayırlı olması dileğinde bulundu.

Erdoğan, paylaşımında şunları kaydetti;

Bugün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdiğimiz, Milli Saraylar’daki nadide parçalardan bir araya gelen cam eserlerin iftihar verici zenginliğinin sergileneceği Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nin hayırlı olmasını diliyorum.
 

Bir yanıt yazın