Gemiye SİHA konuşlandırma projesi dünyanın yakın takibinde
7 min readSon zamanlarda yerli ve milli savunma sanayii alanında en fazla dikkati çeken konulardan bir diğeride hiç şüphesiz TCG Anadolu’nun üzerine konuşlanacak uçar unsurlarla alakalı gelişmeler. ABD’nin tutumu sebebiyle TCG Anadolu’daki F-35 planını değiştiren Türkiye, yeni planlar üzerinde çalışmalarını sıklaştırdı.
Gelinen nokta saygınlığıyla TCG Anadolu’ya yerli ve milli S/İHA’ların çeşitli güncellemelerin ardından konuşlanabileceğini söylemek olabilecek. Ayrıca BAYKAR Savunma aracılığıyla TCG Anadolu’ya özel yeni bir platform üzerinde de çalışıldığı sır değil.
Türkiye’nin çözümü İspanya’da gündem oldu
TCG Anadolu’nun üzerine S/İHA konuşlanması projesi yalnızca Türkiye’de değil başta İspanya olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde savunma sanayii uzman kişilerı aracılığıyla en fazla tartışılan konulardan biri.
Peki neden İspanya özelinde ve Avrupa genelinde bu konu çok popüler bir duruma geldi, Türkiye hangi adımlarıyla genel yaklaşımın dışına çıkıp enteresan çözümler üretiyor ve tüm bu sürede bizi neler bekliyor? Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük’le bu suallerin cevabını konuştuk.
Suriye ve Karabağ dönüm noktası oldu
Fatih Mehmet Küçük ilk kez yukarıda söz ettiğimiz ‘Başta İspanya olmak üzere…” cümlesinin temel gerekçesine gözleri üstüne topluyor. TCG Anadolu’nun yapımında İspanyol donanmasına ait Juan Carlos I (L61) gemisinin tasarımının örnek alındığını hatırlatan Küçük, “Yani çok benzer bir gemiyi İspanya uzun senelerdır kullanıyor” bilgisini paylaşıyor.
İspanya özelindeki detaylara geçmeden önce Türkiye’nin Bahar Kalkanı Harekatı ve Karabağ’daki desteğine işaret eden Küçük’e göre bu iki örnek olayda yerli ve milli SİHA’ların yaptıkları dünya çapında farklı tartışmaların da fitilini ateşledi.
Düşük maliyet, bi hayli hızlı çözüm
Bu tartışmaların farklı temelleri olduğunu fakat üzerinde durulması gereken asıl konunun “Türkiye’ye özgün bir harekat konsepti” olduğunu ifade eden Fatih Mehmet Küçük, mevcut çözümlerin farklı konseptlerde etkin olarak kullanılabilmesinin üzerinde duruyor.
Fatih Mehmet Küçük, “Daha düşük maliyetle çok bi hayli hızlı ve başarılı çözümler üretebilmek” olarak tanımlanabilecek bu yeni yöntemin yabancı ülkeler içinde son derece dikkat çekici bir gelişme olduğunu ve Ankara’nın bu adımlarının ardından özellikle batılı ülkelerin insansız hava araçlarına daha değişik bir gözle bakmaya başladığını anlattı.
Türkiye’nin kapısını çalabilirler
Sahadaki kullanımın ardından şimdi TCG Anadolu’da mevcut yahut daha gelişmiş S/İHA kabiliyetlerinin kullanılmasının da büyük yankı uyandırdığını hatırlatan Küçük, “Elbette Anadolu’nun üretiminde iş birliği yaptığımız İspanveyahil olmak üzere bu sınıfta (LHD) gemi kullanıcı ülkelerin dikkatini çekecektir. İspanya’da bu tartışmaların ortaya çıkması, bu tür gemilere sahip ülkelerin S/İHA hususunda Türkiye’nin kapısını çalmaları sonucunu doğurabilir” dedi.
Alternatifler az ve maliyetleri yüksek
Dünyada düz güverteli çok amaçlı amfibi gemilere yönelik ilginin son senelerda arttığını ve artmaya devam edeceğini söyleyen Küçük, 18 ila 30-35 bin ton deplasmana sahip bu gemilerin genelde belirli bir kuvveti bir bölgeden değişik bir coğrafyaya aktarmak, taarruz etmesini sağlamak üzere tasarlandıklarına işaret ediyor.
Mevcut durumda söz konusu gemilerin üzerlerinde helikopterler konuşlandığını vurgulayan Küçük, bu gemilerde kullanılabilecek sabit kanatlı uçakların ilgi çekseler de gerek maliyetleri gerek teknolojik zorlukları sebebiyle pek alternatif olarak görülmediklerine değindi.
NATO ülkeleri duyarsız kalamaz
Burada araya giriyor ve Türkiye’nin TCG Anadolu’dan S/İHA kaldırabilmesinin sahadan ziyade savunma sanayii politikalarına olabilecek etkilerini soruyoruz…
Küçük, ‘Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim” dedikten sonra bu durumun kesinlikle batılı ülkeler için ‘dikkat çekici’ olduğunu anlatarak, genel çerçeveye ilişkin görüşlerini paylaşıyor:
“Eğer aynı anda 5-10 adet gibi belirli bir sayının üzerinde İHA’nın TCG Anadolu’dan kaldırılarak eş zamanlı operasyon icra etmesi sağlanırsa bu durum Batı ülkeleri başta olmak üzere bu tür gemi kullanan çok sayıda ülke için dikkat çekici olur.
Özellikle Türk Deniz Kuvvetlerinin bu konsepti bir muharebe ortamına uygulaması yahut NATO tatbikatları gibi ülkeler arası tatbikatlarda sergilemesi durumunda bugün İngiltere’nin İHA alanında Türkiye’yi yakın markaja aldığı gibi çok sayıda ülke bu hususta Türkiye’yi incelemeye alır.”
Konsept oluşturan bir ülke konumuna yükselebiliriz
Fatih Mehmet Küçük’ün bu noktada dikkat çekmek istediği değişik bir husus daha oluyor… Küçük’e göre Türkiye’nin ‘SİHA Gemisi’nin ardından atacağı olabilecek bir diğer adım işi değişik bir boyuta taşıyabilir.
Gelecek zamanda Türkiye’nin uçak gemisi sahibi olmak gibi bir planı olduğunu anımsatan Küçük, “O platformda kullanılacak insanlı uçakların yanında yeni nesil yerli ve milli S/İHA’ları da görebiliriz. Peki bu ne demek? Deniz havacılığı hususunda pek de iddialı bir konumda olmayan Türkiye’nin bu alanda yeni konseptler oluşturan bir ülke konumuna artması demek… Lakin bu tür süreçlerin bi hayli zorlu, maliyetli ve vakit alan bir yapısı olduğunu unutmamak gerekir.” şeklinde konuştu.
ASELSAN’ın patenti için halen erken
Konu TCG Anadolu ve üzerine konuşlanacak uçar unsurlar olunca bundan önceki günlerde medyaya yansıyan bir gelişmeye değinmeden haberi bitirmek istemiyoruz…Küçük’e ASELSAN’ın dikey iniş-kalkış yapabilen bir İHA patenti aldığı haberlerine yönelik görüşlerini soruyoruz.
ASELSAN’ın aldığı patentin birebir olarak uygulanıp uygulanamayacağı konusunu net olarak değerlendirmenin çok zor olduğunu anlatan Fatih Mehmet Küçük, ASELSAN’ın kavramsal olarak çalıştığı fazla ürün olduğunu ve bu biçimde hedeflenen fakat üzerinde çalışılmayan yahut ürünleşmeyen çeşitli çalışmalar olduğunu hatırlatıyor.
“Dolayısı ile böyle bir İHA ile alakalı yorum yapmak ve/yahut İHA üretilecek gibi net şeyleri okuyuculara yansıtmak doğru olmaz” diyen Fatih Mehmet Küçük, bu hususta yorum yapabilmek için daha fazla detay gerekli olduğu görüşünde…