I. Dünya Savaşı İçin Mermi Üreten Citroën, Nasıl Bir Otomotiv Devine Dönüştü?
7 min readOtomobilden bahsederken kuşkusuz adını anmadan geçemeyeceğiniz dünya çapındaki en önemli markalardan biri olan Citroën, 100 yıldan uzun süren bir yolculuğun sonunda otomobil piyasasında kendine hatırı sayılır bir yer kazandı. Yalnızca otomobil değil, bir hayat tarzı tasarlayan Citroën imzalı 300’den fazla model bulunuyor. Yüz yıllık geçmişe sahip olan marka, yakın tarihin en önemli canlı tanıklarından bir tanesi.
Citroën markasının geçmişinde savaşlar, ekonomik krizler, yarışlar ve çok daha önemlisi bir azim hikayesi yatıyor. Azmin sahibi yalnızca markanın kurucusu André Citroën değil, ondan bu bayrağı devralarak markayı bugüne getiren diğer yöneticiler de başarının gizli kahramanlarıdır. Bugün bir otomobil devi olan Fransız Citroën markasının zorluklarla olduğu kadar başarılarla da dolu hikayesinde şaşırtan detaylar saklı.
Her şey mermi üretimi ile başlamıştı:
Citroën markasının kurucusu 1878 doğumlu mühendis André Citroën, mühendis subay olarak çalıştığı ordudan ayrıldıktan sonra arkadaşlarıyla beraber dişli çark üretimi yapan bir fabrika kurdu. I. Dünya Savaşı sırasında ise bu fabrika günde 20 bin obüs mermisi, birkaç hafta sonra ise günde 55 bin obüs mermisi üretmeye başladı. Savaş bittikten sonra André Citroën, üretim gücünü otomobil üretim piyasasına kaydırmaya karar verdi.
1919 yılında ilk Citroën marka otomobil olan Type A piyasaya sürüldü. Reklamın önemini kavramış olan André Citroën, 1922 Paris Otomobil Fuarı’nda bir uçakla gökyüzüne Citroën yazdırdı. 1925 yılında ise bu sefer Citroën yazısı, 600 kilometre kablo kullanılarak 30 metre yükseklikteki Eyfel Kulesi’ne yazılmıştı.
André Citroën, 1922 yılında piyasaya sürülen yarı paletli araçların gücünü göstermek için özel bir filo hazırladı ve bu filoyu Afrika çöllerine gönderdi. İlk çelik gövdeli otomobil olan B10 modeli ile birlikte bu araçlar Afrika kıtasını kuzeyden güneye geçerek güçlerini ispat ettiler. Citroën 1924 yılında tam 50 bin araç üretti.
Citroen’in ürettiği ilk modeller:
Citroën dönemin en lüks araçlarından biri olan B14 modeli ile birlikte ilk Fransız ticari aracı olan B15 modelini tanıttıktan sonra 1929 yılında ilk yüksek hızlı kamyon olan C6 1 modelini ve geliştirilmiş C4F modelini piyasaya sundu. 1931 yılında ise André Citroën gözünü Asya pazarına dikmiş ve Afrika’da yaptığına benzer bir gösteriyi bu bölgede de gerçekleştirmişti.
Gelişim sürecini hız kesmeden sürdüren Citroën; 8CV, 10 CV ve 15 CV modellerini Paris Otomobil Fuarı’nda tanıttıktan sonra 1934 yılında Type 7A modeli ile otomobil dünyasına yeni bir soluk getirdi. Ancak bu yenilikler bile şirketin zorlu bir sürece girmesine engel olamadı.
1935 yılında Citroën şirketinin kurucusu André Citroën’inin hayatı kaybetmesi ile yerine CEO olarak Pierre Boulanger geçti. Boulanger’in devraldığı miras, ciddi finansal zorluklar ve Michelin borçları yüzünden hükümet ile sonu gelmez bir mücadeleydi. Şirketin her şeye yeniden başlayacak adımlar atmaktan başka çaresi yoktu.
II. Dünya Savaşı ve havaya uçurulan Citroën fabrikası:
Citroën, 1936 yılından sonra art arda yeni modeller tanıtıyor ve eski gücüne yeniden kavuşuyordu. Bu dönemde tanıtılan modeller arasında 11 MI dizel, Traction Avant serisinin yeni üyesi 15-Six ve yeni ticari araç TUB vardı. Bu süreçte araçlar yenileniyor ve benzinli modellerin çok daha güçlü performans sunmaları hedefleniyordu.
Citroën’in çalışmaları 2. Dünya Savaşı sırasında bile hız kesmedi, ta ki 1945 yılında Javel’de bulunan fabrikaları bombardıman sırasında havaya uçurulana kadar. Yaralarını hızla saran şirket aynı yıl Paris Otomobil Fuarı’nda 11B, 11BL ve 15-SixG modellerini sunmayı başardı. 1948 yılında ise 1990 yılına kadar beş milyondan fazla üretimi yapılacak 2CV modeli tanıtıldı.
1955 yılı ve sonrası Citroën, o dönem bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünen DS, ilk dört çeker kamyon olan 46 DCU ve Monte Carlo rallisini kazanacak olan ID 19 modellerini tanıttı. ID 19 ile birlikte Citroën, yarış dünyasında yerini almaya hazır otomobil markalarından biri olduğunu herkese duyurdu.
Yıllar Citroën için hızlı geçiyor:
1961 yılında Ami 6 modelini aynı gün tüm Avrupa’da satışa sunarak bir ilki başaran Citroën, efsane Dyane serisi ile 1960’lı yılların Avrupa’sına unutulmaz bir imza bıraktı. 1970’li yılların başında Maserati ile ortak çalışması olan SM modelini piyasaya sunan Citroën, GS modeli ile 1971 yılında yılın otomobili seçildi.
1978 yılında Dyane serisinin kompakt hali olan ticari araç Acadiane tanıtıldı. Citroën, aynı yıl LNA ve Visa modelleriyle de Paris Otomobil Fuarı’nın gözde markası oldu. 1980’li yıllarda ise ticari araçları daha kompakt yapmak adına çalışmalarını sürdüren Citroën, daha spor ve günlük kullanım amaçlı modelleri ile yine öncü konumundaydı.
Ülkemizde pek bilinmese de Citroën XM modeli, şirketin kırılma noktasıydı:
Citroën XM modeli 14 uluslararası ödüle layık görülerek 1990 yılının otomobil dünyasına damgasını vurdu. ZX Rallye modelinin 13. Paris-Dakar rallisini kazanması ile Citroën’in artık yarış dünyasında sarsılmaz bir yere sahip olduğunu gözler önüne serildi.
AX Electric ve artık bir efsaneye dönüşen Saxo modellerinin tanıtılmasından sonra 1997 yılında Paris Otomobil Fuarı 100. yılını kutladı. Kutlama sırasında elbette fuarın yıllardır gözde markası olan Citroën öne çıktı ve Xsara Picasso modelini otomobilseverlerin beğenisine sundu.
21. yüzyılda Citroën:
2000’li yıllara geldiğimizde Citroën artık Dünya Ralli Şampiyonası’na girmiş ve C3, C5 ve C8 modellerinin geliştirilmiş versiyonları ile adından söz ettirir olmuştu. Markanın ilk SUV aracı olan C-Crosser modeli 2007 yılında tanıtıldı. 2008 yılında ise yeni Citroën C5 tanıtılarak otomobil dünyasına yeni bir soluk getirdi.
2009 yılından sonra yeni bir kimliğe bürünen Citroën, kurucusunun doğum tarihi olan 5 Şubat itibariyle art arda yeni C3, C-Zero, C4 modellerini tanıtarak dünya çapında bir marka olmanın haklı gururu ile bugün bildiğimiz Citroën haline gelmeye başladı.
Citroën’in kurucusu André Citroën’in küçük bir fabrikada mermi üreterek başladığı yolculuk 100 yıldan uzun sürdü ve bugün Citroën, artık dünya çapında en önemli markalardan biri haline geldi. Bu büyüleyici yolculukta 300’den fazla modeli otomobil dünyasına kazandıran Citroën, yenilikçi çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/citroen-hikayesi-h108795.html