İNVESTAZ’Yİ İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN CUMHURBAŞKANI’NIN ADINI KULLANDILAR
10 min readTürkiye’de uzun süredir faaliyet gösteren Azerbaycanlı yatırım şirketi InvestAZ aleyhine bir süredir çeşitli Yazılı basın organlarında bazı yazılar yayınlanmaktaydı. Bu konuda daha doğru bilgi almak amacıyla bir medya araştırması yapmaya karar verdik.
Azerbeycan internet sitesi 7NEWS.az yaptığı araştırmada olayın gerçek yüzünü ortaya çıkardı.
Geçen yılın sonbaharında hem Türkiye’de hem de Azerbaycan medyasında InvestAZ hakkında çeşitli iddialarla ilgili yazılar yayınladı. Bu yazılar, şirketin Yunus Akgün adlı bir kişinin parasını zimmete geçirdiğini iddia etti. Konuyu derinlemesine araştırdık ve bu iddiaların aslında şirkete karşı kasten yazılmış bir “itibarsızlaştırma girişimi” adlı oyun olduğu ortaya çıktı ve hatta bizce buna “tiyatro performansı” demek daha doğru olur.
Zira bu iddiaların dayanak yapıldığı Yunus Akgün isimli bir Türk vatandaşı, 2017 yılına kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatrosu’nda müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Sonraki dönemde Yunus Akgün görevi kötüye kullanmak ve dolandırıcılık gibi bir takım iddialarla görevinden ayrılmak zorunda kaldı.
Bu kişi, resmi konumunu kullanarak birçok vatandaşa kendini güvenilir bir yatırımcı olarak gösterdi ve onlara büyük karlar vaat ederek bu kişilerden büyük miktarda para aldı. Bunu İstanbul Anadolu Adliyesinde mevcut bir dosyada şahsın detaylarını araştırırken öğrendik. Bunun üzerine Y. Akgün’ün söz verdiği kişiler parayı geri istedi ancak sonuç alamayınca mahkemeye başvurdu. Çaresiz bir durumda olan Y. Akgün, bu şikayetler üzerine aldığı parayı InvestAZ’a yatırdığını belirterek, “Param orada, aldığımda vereceğim” dedi.
Araştırmamıza göre bu kişi 2017 yılında topladığı parayı (yaklaşık 650.000 USD) riskli ve başarısız borsa işlemleri ile kaybetmiştir. Yunus Akgün, kaybettiği bu parayı başka türlü geri almak ve zimmetine geçirdiği parayı şikayet edenlere cevap vermek amacıyla bir “şantaj senaryosu” hazırlıyor. Böylece 2018 yılına kadar aldığı parayı iade edemeyen bu kişi, şirkete 2,5 milyon dolar yatırım yaptığı iddia edilen bir belgeyi (programlarla ve montaj yoluyla tahrif edilmiş) göstererek insanları kasten manipüle etme niyetiyle zaman kazanmaya çalıştı. Bu süreçte kendisinden para talep eden kişiler tarafından InvestAZ’a 89/1 ihbarnamesi belgeleri gönderildi. Böyle bir belgede Mehmet Akçay isimli vatandaş yaklaşık 100.000 doları Yunus’a değil kendisine ödenmesini talep etti.
Yunus Akgün iddialarında, parayı Türkiye ve Azerbaycan’da faaliyet gösteren bir şirket olan InvestAZ’a yatırdığını yalanına başvurdu. Aslında bu kişi, yüksek kaldıraçlar (Türkiye’de yasak olan 1/200 kaldıraç) ile işlem yapma isteğinden dolayı, Türkiye’deki bir banka hesabı üzerinden Yeni Zelanda’da faaliyet gösteren yabancı bir şirket olan InvestAZ Limited’e yatırım yapmıştır. Belirli aralıklarla adı geçen şirket nezdinde çeşitli tutarlarda para yatırma ve para çekme işlemleri yaptı. Operasyon sırasında yatırdığı parayı tüm süreç boyunca kaybetti. Ayrıca kişinin İBB’nin İstanbul Belediyesi’ndeki görev süresi boyunca başlangıçta 1.000 dolar yatırım işlemlerine başladığı görülüyor. İlginç bir şekilde Y. Akgün, yatırım yaptığı InvestAZ Limited şirketine karşı şimdiye kadar herhangi bir suçlamada bulunmadı. Ve bu kişi şirketin hiçbir yetkilisi ile görüşmedi, görüşmeye bile çalışmadı.
Vatandaşlardan para toplayan ve çeşitli vaatlerde bulunan Yunus Akgün’ün, kurduğu “şantaj tiyatrosu” için bir “seyirci” toplama arzusunun yanında, aynı zamanda Azerbaycan şirketinin güvenilirliğini sarsma ve itibarını da zedeleme arzusunun olduğu açıktır.
Sorunun biraz daha derinlerine inerek, giderek daha fazla şok edici gerçeklerle karşı karşıyayız. Böylece bu kişi Türkiye’de gündemdeki mafya çetelerini de bu konuda kullanmış ve aynı zamanda Türk hükümet yetkililerini haklı olduğuna ikna etmeye çalışmıştır. Bu da yetmezmiş gibi, konuyu daha geniş bir kitleye ulaştırmak, yani seyirci olarak bu “tiyatro gösterisine” daha fazla insan çekmek için her iki ülkedeki medya kuruluşlarına “e-posta bombardımanı” yapmayı amaçladı.
Ayrıca bu niyetle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adını dahi kullanarak düzenleyici otoritelere başvurarak tüm kaynakları seferber ederek itibarsıźlaştırma yoluna gitti.
Nitekim o yıllarda InvestAZ’ın Azerbaycan’daki ofisine bir kişi geldi, kendisini Türk vatandaşı Yunus Akgün olarak tanıttı ve şirket sahibi Elshan Guliyev ile Cumhurbaşkanı’nın adıyla görüşmek istediğini söyledi. İlginçtir ki şirketin güvenlik kameraları bu kişinin Yunus Akgün değil, bambaşka biri olduğunu ortaya çıkardı.
Şirketten aldığımız bazı bilgiler ışığında gördük ki, bu kişinin Türk düzenleyici makamlarına defalarca mektup gönderdiği ortaya çıktı. Düzenleyiciler, şirkette yaptığı incelemede Yunus Akgün hakkında bilgilerinin olmadığını söyledi. Elinden gelenin en iyisini yaptı ve yapabileceğinin en iyisini -şantaj ve yıldırmayı- seçen bu şahıs medya üzerinden baskı yaratarak borçlu olduğu insanları inandırmaya çalıştı. Ayrıca resmi olmayan kanallardan şirkete mafya odaklı tehditlerde bulundu. Milyonlarca dolar ödenmezse şirket ve yöneticileri için daha kötü olacağını söyledi.
Tüm bu soruşturmaların arka planında Y. Akgün isimli bir kişinin asıl niyeti bellidir.
Bu şantaj ve asılsız iddialar sonucunda açılan davada İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Yunus Akgün’ün şikayetini gerçeğe aykırı bularak yargılanan kişiler hakkındaki iddiaların doğruluğuna ilişkin en ufak bir kanıt bulunamadığı için bütün sanıkları bütün suçlamalardan beraat ettirdi.
Ayrıca Yunus Akgün tarafından aldatılanlar da mahkemeye başvurarak ifade verdi. O mahkemedeki mağdurlardan birinin ifadesinden alıntı: Yunus Akgünü tanıdığım zaman İstanbul Şehir Tiyatrolarında müdür yardımcısı olarak çalışırdı. Sanık 15 Temmuz olaylarından dolayı çalıştıkları firmalardan birisinin fetöcü olması nedeniyle işine son verildiğini, bu nedenle turizm işlerini 3 aylık süre ile organize ederek turizm firması aradıklarını söylemesi üzerinə R … vasitesi ile önce M …den patronuma söğlendiyi için o sırada da Büyükşehir Belediyyesinin tersine göç projesini yaptığımızdan teklifte hoşumuza gittiğinden patron sanığı belediyyedeki makamında ziyaret etti, ihalenin doğrudan pazarlık usulu ile yapılacağını söyledi… şirketin işine son verildiğinden dolayı bir sonrakı ihalenin 3 ay sonra olacağını, bu süreçteki masrafları karşıladığımız takdirde işi bizim alabileceğimizi belirtiginden bizden para talep etti, ben sanığa elden 525.000,00 TL verdim. Davanın açılmasının ardından Yunus, “Parayı InvestAz adlı bir şirkete verdim” dedi. Yunus zaman kazanmak ve suçu örtbas etmek için InvestAz’ı hedef aldı. Yunus kendi sorumluluğunun kabul etmeyerek başka birini suçladı ve şirketi hedef almıştır. Artıq yalan dünyası Yunus için bitmiştir.
Yunus Akgün’ün mahkemeye sunduğu birçok belgenin çarpıtılmış, düzeltilmiş, asılsız bilgi ve iddialarla dolu olması dikkat çekicidir. Sunulan belgeler arasında tek doğru belge, Y. Akgün’ün tüm dönem boyunca telefonuyla finans piyasalarında parasını yöneterek para kaybettiğini kanıtlayan belge oldu. Bu belge aslında şikayetin asılsız olduğunu gösteren bir ahlaksız ve şantaj davası için yeterli delildir. Ayrıca Y. Akgün’ün finansal piyasalardaki fonlarını nasıl yönettiğine dair belgeyi de aşağıya ekliyoruz .
Türkiye ve Azerbaycan son dönemde dünya ile örnek bir yakınlaşma yolunda hızla gelişiyor. 44 günlük savaşta Ermenilere karşı kazanılan tarihi zaferin arka planında, Yunus Akgün ve yandaşlarının eylemleri ülkelerimiz arasındaki ilişkilere zarar veremez. Tabii ki, Azerbaycan’ın yatırım yaptığı şirketin Türkiye’de örnek bir şirket, kendi sektörü için örnek teşkil etmesinden bazı düşman kuvvetleri endişe duyuyordu. Yunus gibi milli kimliği bilinmeyen insanların, hatalarını kendilerinde değil InvestAZ gibi şirketlerde arayarak birinin değirmenine su döktüğünü anlamak zor değil.
Tüm bu sayıların bazı detaylarının iki yıl sonra yayınlanması zamanlama olarak hiç tesadüf değildir.
Basının şirketin tamamen beraat ettiğini bildirdiği günden itibaren, ülkemizdeki bazı medya kuruluşlarına isimsiz e-postalar yoluyla gönderilen aptalca argümanlarla konuyu yeniden yanıltmaya çalıştılar.
Bir gazeteci, özgür medya temsilcisi olarak bu konuyu araştırmayı kendime görev edindim ve konuyu derinlemesine araştırmak için InvestAZ ile iletişime geçtim ve umarım böyle bir çalışma hem okuyucularımız hem de medya dostlarımız için faydalı olur.
Üzücü olan nokta, bugün tüm dünyanın Türk-Azerbaycan kardeşliğine imrenmesidir. Şanlı ordumuzun 44 gün süren savaşta gösterdiği cesaret, Başkomutan’ın kararlılığı ve Türkiye’nin inanılmaz manevi desteği dünya tarihine adeta altın harflerle yazdırmıştır. Bir Türk vatandaşının 44 gün süren savaşta ve savaş sonrası dönemde şehit ve gazi ailelerine destek olan, aynı zamanda devletimizin adını dünyada yükselten bir şirkete hakaret etmesinin tek adı vardır: Ermeni değirmenine su taşımak! Aslında hem medya hem de vatandaş olarak bir Azerbaycanlı’nın ülkede ve dünyada dört dörtlük bir şirket kurmasını takdir etmeli ve desteklemeliyiz. Bir oyuncu, bir dolandırıcı tarafından gönderilen kötü niyetli, karalayıcı bir metni yayınlamadan önce ülkenin önde gelen medya kuruluşlarına profesyonel bir yaklaşım benimsemeli ve her iki tarafın da görüşlerini açık ve dürüst bir şekilde ifade etmesini sağlamalıyız. Azerbaycan medyası, sevgili meslektaşlarım, tüm sitelerde anonim olarak 4-5 makale yayınlayan bir dolandırıcının aracı haline gelmesin. Şirketin bundan sonraki faaliyetlerinde başarılar diliyor ve daha başarılı bir adım atacağına inanıyoruz.
http://www.7news.az/az/202106011517-investaza-qarsi-aparilan-cirkli-kampaniyanin-faktlarla-xronoloji-ifsasi-anonim-mailler-video-qeydiyyat-ve-mehkeme-zeferi/
Kaynak: www.sacitaslan.com
URL: https://www.sacitaslan.com/investazyi-itibarsizlastirmak-icin-cumhurbaskaninin-adini-kullandilar-haberi-533543