Rezillikten Kült Olan Filmler #3: Dünyayı Kurtaran Adam Filmi Kötü Olmasına Rağmen Neden Bu Kadar Sevildi?
8 min readİyi filmleri herkes zati anlatıyor. Webtekno olarak sizler için makûs ama kendine göre bir stili olan filmleri anlattığımız bu seride en iyi makûs filmleri, rezilliğin dibine vurup absürtlüğüyle kült haline gelmiş imalleri ele alıyoruz.
Seride yer alan üçüncü filmimiz ise bu topraklardan çıkan bir imal, en azından kısmen ülkemizin topraklarından çıkan diyelim. Yeşilçam’ın telif gibi mevzulara çok da kafayı takmadığı, Lucas’ın ise bütün olarak Yeşilçam’ın farkında dahi olmadığı senelerden kalma filmimiz Dünyayı Kurtaran Adam, zaman içerisinde gitgide daha popüler hale geldi.
Ya bir uzay filmi de biz mi çeksek?
Cüneyt Arkın, Türk Sineması içerisindeki en büyük aksiyon yıldızlarından biridir, hatta pek çok kişiye göre de en büyük aksiyon yıldızı ve jöndür. Kendisi bir yarıyıl hangi filmde oynasa kapalı gişe oynatan bir oyuncu olarak sık sık rejisör Çetin İnanç ile beraber kamera karşısına geçiyordu.
Özellikle absürd yapısıyla öğrenilen Dünyayı Kurtaran Adam filminin senaryosu da Arkın’ın kaleminden çıkmıştı. Zati İnanç ile Arkın arasındaki uyuşmanın bir koşulu da senaryoların ünlü oyuncunun elinden çıkması idi.
Filmin mevzusu ise oldukça kolaydı: İki Türk kaptan bilinmez bir gezegene düşerler. Bu gezegende bilinmez riskler ile karşı karşıya kazanç. Bu da yetmezmiş gibi bu gezegende Dünya’yı tehdit eden bir düşmanla karşı karşıya kazançlar. Film süresince saçma gidişatlara düşen kahramanlarımız netice olarak gezegenimizi bir ekip peluşlardan ve esrarengiz süngerlerden kurtarırlar.
Yağmur yağdı böyle oldu
Çetin İnanç, film hakkında daha evvel yaptığı açıklamalarda “Filmde görünenlerin dışında, hakikat daha hoş dekorlar hazırlayıp Kilyos’a kurmuştuk. Işıklı mışıklı uzay gemileri yapmıştık. Gece yağmur indirmiş, ertesi gün bir gittik ki, hiçbir şey kalmamış sabaha” demişti. Setin parçalamasının üstüne takım, “Bari atmosferi yansıtsın” diyerek Kapadokya’ya gitmeye karar verdi.
Filmde özellikle Star Wars’tan alınan sahneler kendisini çok emin eder. Hatta bu surattan filme “Turkish Star Wars/Türk Star Wars’ı” ismi verilmiştir. İnanç bu sahneler için de “Bana diyorlar ki, ‘filmin yarısını Star Wars’tan araklamışsın.’ Bir kere on altı ayrı filmden, evraksaldan görüntü kullandım ben, öbürlerini çakabilmişler mi? Yok. Star Wars’un da anlaşılacağını dahi dahi koydum. Misal teşkil etmesini istiyordum” der.
Filmde peluş mahlukatçıklarımızın reelinde efektlerle daha vahim gözükmesi sağlanacaktı ancak eldeki ihtimalsizlikler bu gidişatı olanaksız kıldı. Filmin meşhur tek tekmeyle uçan ve patlayan kayaları ile alakalı da İnanç “Mahlukatların katlanamadığı tek efor, insan eforu” diyerek sarihlerken, “Konu azıcık karmaşık gelebilir, bütün anlaşılmayabilir, ben dahi kavramıyorum zati” der.
Gelelim filmimize
Gelme gelelim de nasıl gelelim, neresinden gelelim? Sinemada film yapmak çok ciddi bir mücadele gerektirir. Parasal kaynaklarınızın olması, o kaynakları doğru manipülasyonunuz ve çok büyük zaman ayırmanız gerekir. Bu filmde teknik olarak hiçbiri olmadığı için film bir noktadan sonra eldeki malzeme ile yapılabilecek işi değerlendirmeye dönüşüyor. En azından filmi izlerken eğleniyorsunuz ve önünüze konan yemeğin bulamaç değil aşure olduğunu kavrıyorsunuz. En azından yazı dizimizin değişik iki filminde olduğu gibi kendinizi vurasınız filan gelmiyor.
Film oyuncuların adlarının yer aldığı bir jenerik ile başlıyor. Sonrasında da uzun uzun Star Wars’tan alıntı sahneler izlerken bir yandan da filmin evreni hakkında arka tasarı bilgilerini alıyoruz. Dune serisinden ve başka yapıtlardan da yeller kapsayan anlatım bitmek öğrenmiyor.
“İnişe geçiyorum”
Filmin “İnişe geçiyorum” repliği bütün olarak bu gidişatın göstergesidir. Fazla sıradan bir kaska iki kablo takan başrol oyuncuları, uzayda çatışmaktadır. Başrol oyuncuları “İnişe geçiyorum” dedikten sonra öne eğiliyor. Arka tasarıda Star Wars oynamaya devam ediyor. Şahsiyetlerimiz bu esnada “Uzay süratini aşmaya” hazırlanıyor.
Filmde aralıksız arıyorsanız aramayın, gerek yok öyle şeylere zira. Uzay gemisiyle düştükleri gezegende uzay gemileri ve hatta kaskları olmadan ayılan şahsiyetlerimiz, bu gidişatı çok sıradan karşılayarak hareket ediyorlar.
Kapadokya’yı dolaşırken Mısır hiyerogliflerini ve piramitleri filan gören iki kahramanımız, “atom savaşları” ile Dünya’nın patlamış olabileceğini söylüyordu. Bu arada ikili, gezegene ilk düştüklerinde gezegenden nasıl kurtulacaklarını değil de gezegende kadın olup olmadığını denetliyor. Futurama’dan evvel popülasyonu yalnızca kadınlardan oluşan gezegen fikri var filmde. Vizyon desen var başka bir deyişle.
Thor Ragnarok işine bak kardeşim
Filmde bu gezegene sağdan soldan bir ekip garibanlar düşüyor, bunları alıp gladyatör dövüşü gibi birbirleriyle çabaya zorluyorlar. Cüneyt ağabeyimiz Thor’dan daha karizmatik bir ağabey olduğu için yeterince yumruk ve tekme atarak yoluna devam ediyor.
Kilolu iskeletlerle filan da kavga eten ikilimiz daha sonra da haksızlığa baş kaldırıp dövüşü dağıtır ancak peşlerine elbette birileri düşer. Böylece filmin baş makûssu olan “Sihirci”, sonunda Dünya’yı ele geçirebilecektir.
Power Rangers yokken biz vardık
Sihirci bizim ikiliyi tutmaya çalışırken bizimkiler de sihirciyi bulmaya çalışır. Bu esnada da, seneler sonra Power Rangers serisinde de göreceğimiz üzere bir ekip insanları mahlukatlara çevirip kahramanlarımızın üzerine salıyor. Sonrasında ise bir biçimde iki taraf toplanıyor.
Sihircinin sarayında ortalık karıştıktan ve baş şahsiyetlerimiz bir araba dayak attıktan sonra tutuluyor ve bir ekip eziyetlere maruz kalıyor. Bu esnada bir ekip fazla anlamsız konuşmalar geçiyor elbette. Kraliçe de Aytekin Akkaya ağabeyimizi ayartamadığı için böceğe dönüştürüldükten sonra her şey daha bildiğimiz Cüneyt Arkın filmlerine dönüşüyor.
+9 İtemleri dizip gidelim
Hacı Bektaş Veli türbesinin uzay şubesine gidip sonrasında bir ekip Hristiyan ikonlarını da gördükten sonra Cüneyt ağabeyimize diyorlar ki “İşte bir tane altın beyin ve bir tane de kılıç var, zamanında daha önceki insanların bilgileri eforu hep burada. Atom Savaşı sonrasında insanları ışınımdan gözeten dağı eritip de kılıç yapmıştık onu da alırsan hırpalarsın Sihirci’yü” diyorlar. O da gidip herkesi teker teker hırpalayarak ilerliyor.
Alevli malevli olmasa da +9 itemleri dizen Cüneyt ağabey dayak ata ata ilerliyor. Gel gör ki son anda dostundan kazık yiyor, dostu çünkü Boromir’e bağlamış biçimde eforu yok etmek yerine düşmanlarına karşı kullanma peşinde.Netice olarak kılıç ve beyne değen illüzyonist istediğini yapabilecek efora sahip oluyor.
Geliyor gelmekte olan
Sihirci’nün kurduğu tuzakta dostunu kaybeden Cüneyt Arkın, intikam almak üzere hemen hazırlık yapıyor. Orta büyüklükte bir dağ, internette yaptığım on dakikalık araştırmaya göre alt yukarıya 100 kilometreküp bir hacme sahip. Bu da dağın tunçtan olması gidişatında takribî olarak 8,6 milyon tonluk ağırlığın sıkıştırıldığı tek bir kılıç yapar.
Cüneyt Arkın bu kılıcı ve beyini tek bir potada eritip kendi yetenekli ellerine eldivenler yapar. Bu eldivenlerle bir vurup 10 bin sayar, Dark Souls oynar gibi zıplayarak ve yuvarlanarak herkesi hırpalar. En sonunda da yeterince peluş hayvan vurduktan sonra Sihirci’ye erişir.
Sünnet çocuğu asası ve kartondan dev shurikenler ile saldıran sihirci en sonunda Cüneyt ağabeyimizden bir araba dayak yer, ya ne olacaktı ki? Daha filmin isminde sürprizbozan var. Sihirci’yü ağzına vura vura ikiye parçalayan Cüneyt Arkın böylece Dünyayı Kurtaran Adam olur. Millenium Falcon’a atlar ve Dünya’ya döner.
Dünyayı Kurtaran Adam gerçekten de o kadar makûs müdür?
Senaryo anlamında baktığımız zaman Dünyayı Kurtaran Adam reelinde fena bir fikir üzerine kurulmamıştır. Filmin evren kurgusu dikkat çekicidir. Geçmişte bölünmüş olan Dünya reelinde tekerrür aynı döngüde ilerlemektedir. Film içerisinde de bu evrendeki işleyiş tanıtılır.
Diyalogların çok güçlü olmaması, zamanın bütçe eksikliğinden dolayı kısa yakalanması sebebiyle ikili ilişkilerin yeterince işlenememesi gibi meseleleri vardır. Star Wars gibi bir üretimin teknik ve parasal ihtimallerine sahip olmamasından dolayı kasvetler yaşar.
Yeniden de Dünyayı Kurtaran Adam bir kült haline gelmiş, gezegenin dört bir yanında şenliklerde gösterilmiş bir imal olmayı muvaffak oldu.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/rezillikten-kult-olan-filmler-3-turk-isi-star-wars-olarak-da-bilinen-dunyayi-kurtaran-adam-h109389.html