Sorun Sizde Değil Beyninizde: Bilime Göre İlk Aşkımızı Neden Unutamıyoruz?
6 min readKaç yaşına gelirsek gelelim, ilk aşık olduğumuz kişinin bizde hissettirdiği şeyleri hep güzel bir gülümsemeyle anımsarız. Artık kendi yolumuzu çizip yeni başlangıçlara adım atsak da ilk aşkımızın yeri hep farklıdır.
Bazı insanlar ilk aşkından sonra yeni bir adım atmakta epey zorluk çeker. Özellikle daha 19, hatta 20’li yaşlarınızın başındaysanız anlam veremediğiniz bir şekilde ilk aşkınıza dair hissettikleriniz dönüp dolaşıp ayağınıza takılır hep. Sadece duygusal veya psikolojik bir şey gibi gözükse de aslında bilimin ilk aşkınızı neden unutamadığınıza dair sağlam bir cevabı bulunuyor.
Önce aşık olmak vücudumuzda nasıl etkiler yaratıyor, ona bir bakalım
Aşık olmayı sadece beğendiğiniz birine karşı ilgi duymak kadar basit bir şey sanıyorsanız yanıldığınızı peşin peşin söyleyelim. Aşık olunca vücudumuzda bazı şeyler oluyor ve bunları kontrol etmemiz ne yazık ki mümkün değil.
Aşık olmaya başladığınız andan itibaren beyniniz, vasopressin, adrenalin ve dopamin gibi sinirsel alıcıları uyaran bir dizi hormon salgılamaya başlar. Hani midemizde kelebekler uçuşuyor deriz ya, bu kelebeklerin kozalarından çıkıp uçmasına sebep olan şeyler bu hormonlar aslında.
Bu hormonlar salgılandığı andan itibaren kendinizi mutlu, coşkulu ve güvende hissetmeye başlıyorsunuz. Hatta hissettiğiniz güven seviyesi o kadar yukarı seviyelere doğru çıkıyor ki kendinizi bir anda sürekli aşık olduğunuz kişiye sarıldığınızı hayal ederken buluyorsunuz.
Siz hormon patlamasından dolayı tüm bu duyguları yaşarken göz bebekleriniz büyümeye, avuç içleriniz terlemeye, mideniz bulanmaya ve başınız dönmeye başlıyor. Hatta zaman zaman kendinizi bitkin, yorgun ve “yoksun” bile hissedebiliyorsunuz.
Yukarıda bahsettiğimiz her şey için küçük bir aşk kıvılcımının ortaya çıkması yeterli, ancak işi bir adım öteye götürür de karşınızdaki kişiyle cinsel birlikteliğe girerseniz tüm bu hormonlar küçük bir kıvılcımın yarattığı etkiyi bir alev topuna dönüştürür ve o anda yaşadığınız şeyler beyninize kalıcı bir yer bırakır.
Sorunun en güçlü kaynağı, taptaze bir hafızaya sahip olmamız
Hormonların yarattığı etki beyninizde kalıcı bir yer bırakır derken şaka yapmıyorduk. Beynimiz, tüm bu duyguların yaşandığı anları kayıt altına alıyor ve hafızamız ne kadar tazeyse yaşanılan “o anlar”, en güçlü şekilde kendilerine yer ediniyor.
İlk aşkımızı unutamamak da tam olarak bundan kaynaklanıyor. Bazı insanlar için istisna olsa da çoğumuz ilk aşkımızla ergenlik döneminde tanışıyoruz; yani hafızamızın en taze olduğu dönemlerde.
İyi haber; bir daha aşık olabilirsiniz. Kötü haber; ilk aşkınızın yeri hep ayrı olacak
Al Pacino’nun Şeytanın Avukatı filminde aşk ile ilgili çok güzel bir lafı var;
-Peki ya aşk?
-Çok abartılıyor. Biyokimyasal açıdan, fazla miktarda çikolata yemekten farksız.
Yukarıda saydığımız hormonlar dışında aşık olduğunuz an çok önemli bir hormon daha salgılanır; oksitosin. Tıpkı Al Pacino’nun da dediği gibi, fazla çikolata yenildiği zamanla salgılanan aynı hormon. Aşk hormonu olarak bilinen oksitosin, insanların tek eşli olmasını sağlayan en önemli etkendir. Bu hormon karşı tarafa daha çok bağlanmanıza ve yelkenleri suya indirmenize yol açar.
Eğer ilk defa aşık oluşunuz ergenlik döneminde olursa, hormonlar yüzünden yaşadığınız tüm bu duyguları kişisel gelişimin en önemli evresinde öğrenmiş oluyorsunuz. Yani belli olmasa da karşı taraf, kişisel gelişiminizin büyük bir parçası haline geliyor.
Yaşadığınız tüm o duygular, mutluluklarınız, gözyaşlarınızı sizi sizi yapan demir taşlarından biri haline geliyor. Elbette tamamı değil, ancak karakterinizin büyük bir çoğunluğu buna göre şekilleniyor. Örneğin sizi gerçekle kim olduğunuzdan uzaklaştıran bir ilk aşk deneyimi yaşayıp hayatınıza tek başına devam etmeye karar verirseniz, artık belirli çizgileri, sınırları olan bir insan haline dönüşürsünüz.
Uzun lafın kısası, bilime göre aşk bizi biz yapan en büyük etkenlerden birisi. Bu yüzden de hayatımız boyunca, özellikle ilk aşkımıza dair beslediğimiz duyguları, anıları, izleri yaşam boyunca taşımaya devam ederiz.
İz bırakan anılar, bir gün tetiklenmeye mahkumdur
İlk aşkınızın beyninizde bazı kalıcı izler bıraktığını anladıysanız, bu izlerin bir gün yeniden ortaya çıkma ihtimalinin de olduğunu bilmeniz gerekiyor. Birlikteyken dinlediğiniz bir şarkı, sürekli gittiğiniz bir kafenin önünden geçmek gibi olaylar, beyninizde kazılı olan izleri tetikleyerek ilk aşkınızı dönüp dolaşıp önünüze çıkartabilir.
Üzülmeyin, bilimin takıntı haline getirdiğiniz aşklara da bir cevabı bulunuyor
Herkesin yas tutma süresi farklıdır. The Journal of Positive Psychology’de yayınlanan bir araştırmaya göre yaklaşık 11 hafta, eski sevgilinizi unutmak için yeterli olabilir. Tabii bu süre evlilerde ve ilk aşlarda çok daha uzun olabilir; sonuçta onca duygu seli yaşadığınız kişiyi hayatınızdan tamamen silmek elbet kolay olmaz.
Bu süreyi aşan, yıllar boyu kafanıza takıntı haline getirdiğiniz aşkları ise bilim, serotonin eksikliğine bağlıyor. University College London’dan araştırmacılar, aşık olan kişilerin beynin bir bölgesinden diğer bölgesine sinyal göndermesini sağlayan serotonin konusunda yoksunluk çektiklerini keşfettiler.
Aynı orandaki serotonin eksikliği, obsesif kompülsif bozukluğu teşhisi konulan hastalarda da bulunur ve bilim insanlarına göre bu, insanların sevdiği kişiye karşı nasıl takıntılı haline geldiğini açıklayan en önemli cevaplardan birisi.
Kaynak: www.webtekno.com
URL: https://www.webtekno.com/bilime-gore-ilk-askimizi-neden-unutamayiz-h116038.html